Elazığ’da yıkılan ve hasar alan binalar İstanbul Kartal´da uygulanan model ile dönüşecek diyen
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, hasar tespiti ve dönüşüm hazırlıkları için 500 kişilik ekibiyle çalışmaları bizzat yerinde koordine etti ve ´Riskli binalar için köklü dönüşüm projesini başlatacağız´ dedi. Bakan Kurum; dönüşüm projesindeki detayları aksam.com.tr’ye değerlendirdi.
Bakan Kurum´un açıklamaları şöyle;
Başkan Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda Bakanlığın önceliği yıkılan ve hasar alan binalardaki depremzedelerin hızlıca güvenli ortamlarda barınmalarını sağlamak.Bunun için ilk etapta eldeki rezerv konutlar değerlendirilecek.
Tabi bir yandan da “dönüşüm” için kararların alınıp çalışmaların başlatılması gerekiyor.İlk tespitler ışığında hasarlı binaların hızlıca yıkılıp yerlerine sağlam yapıların inşa edilmesi ve bu işlemin “ada bazında” uygulanması öngörülüyor.
Hedef hızlı ve mağduriyete yol açmadan yerinde dönüşüm.Hatırlanacağı üzere TOKİ, 27 kişinin yaşamını yitirdiği Kartal’daki çöken bina ve çevresindeki parseller için yeni imar planı hazırlamış ve toplam 12 bina ile ilgili olarak “yerinde kentsel dönüşüm” uygulaması benimsenmişti. Aynı yöntemin Elazığ’da da uygulanması söz konusu...
Elazığ’daki hasar tespit çalışmalarının gözler önüne serdiği bir gerçek daha var: Şehirde 12 katlı binalar yapılmış yani olması gerekenin çok üzerinde.Mustafa Paşa Mahallesi’de sadece bir bina yıkıldı ama çevresindeki binaların çoğu ciddi hasar gördü. Bu yüzden şehirde geniş kapsamlı bir dönüşüm çalışmasına şahit olacağız. Peki dönüşümde kat sınırı ne olacak? “Zemin artı 5 kat” görüşü şimdilik ağırlık kazanıyor. Ama kat sınırı, zemin etütleri ve diğer çalışmalar tamamlandıktan sonra netlik kazanacak. Elazığ ve Malatya’yı vuran depremin ardından TOKİ’nin başlattığı 100 bin sosyal konut hamlesinin ne kadar önemli olduğu daha da belirginleşti.
Müracaatların milyona ulaştığı göz önüne alınırsa sağlıklı, güvenli konutlarda yaşama iradesi ile bu hususta devlete olan güven en üst düzeyde. Şimdi iş milletin güven ve arzusunu devletin imkan ve kabiliyetleri buluşturmakta. Türkiye’de hali hazırda 760 bin binanın denetimi tamamlandı. Yaklaşık 400 bin aktif bina ise denetim sürecinde...
Denetimler 81 ilde 1721 yapı denetim kuruluşu, 319 laboratuvar ve 30.000 mimar-mühendis eliyle yürütülüyor.
Yani kentsel dönüşüm stratejileri el yordamı-göz kararı ile belirlenmiyor. Sağlam bir veri tabanı var. Ayrıca 2011’de yürürlüğe giren “Yapı Denetim Kanunu” başarıyla uygulanıyor. Zira 2011 yılı sonlarında yaşanan Van depremi ve sonrasında ülkemizde meydana gelen diğer depremlerde 4708 sayılı mevzuat kapsamında denetlenen yapılarda herhangi bir can kaybı ve yıkım yaşanmadı. Demek ki, mevcut kanunlar ciddiyetle uygulandığında geleceğe güvenle bakmamız kolaylaşıyor.Bir de deprem güvenliği ve kentsel dönüşümün vatandaş cephesi var. Devletin sağladığı bunca imkana rağmen “1 daire karşılığı acaba apartman sahibi olur muyum” hesabının tutmayacağı artık görülmeli.
Vatandaşın rant hırsını sömürerek olmayacak işler peşinde koşan yap-satçıların gerçeklerden uzak yaklaşımlarına da fırsat verilmemeli. Elazığ-Malatya Depremi ile birlikte hiç değilse kentsel dönüşümün rant değil can meselesi olduğu hususunda görüş birliği sağlayalım. Kentsel dönüşüm ayrışacağımız bir mesele olamaz. Çünkü afet vurduğunda ayrım yapmıyor.