Türkiye’nin uzaydaki hedefleri neler? Türkiye Uzay Ajansı hangi alanlarda faaliyet gösterecek? Ajansın ülkemiz için önemi nedir? Yakın gelecekte hayata geçmeyi bekleyen projeler neler? Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, tüm merak edilenleri açıkladı.
Aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’ın sorularını yanıtlayan Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Türkiye Uzay Ajansının stratejik bir kurum olduğunu ifade ederek 10 yıl içinde uzayda olmayanın dünyada söz sahibi olamayacağını vurguladı.
Yıldırım, “10 yıl sonra bu iş öyle bir yere gelecek ki dünyada söz sahibi olmak isteyenin uzayda olması zaruri hale gelecek. Bu yüzden bu çalışmaları şimdiden yapmak ve uzayda her konuda yerimizi almak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
“İLK ÇALIŞMAMIZ, MİLLİ UZAY PROGRAMI’NI ÇIKARTMAK OLACAK”
Türkiye Uzay Ajansı uzun süredir ilgiyle bekleniyordu. Peki, ajansın hedefleri neler? Uzaydaki önceliğimiz neler olacak?
Türkiye Uzay Ajansı, halkımızın uzun yıllardır beklediği, istediği ve merak ettiği projeydi; hamdolsun artık hayata geçmiş oldu. Hedeflerimiz çok ve büyük. Şu anda uzayda faaliyet yürüten ülkelerle mukayese edildiğimizde almamız gereken epey bir mesafe var. Bunu da yapabilmemiz için ciddi bir ekosistem oluşturmamız ve devlet-özel sektör iş birliğini sağlamamız, üniversitelerimizi aktif bir şekilde devreye sokmamız, zaten kısıtlı olan imkânları çok akıllı kullanmamız lazım. Bu yöntemde ilk çalışmamız, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle de Milli Uzay Programı’nı çıkartmak olacak.
“TÜRKİYE UYDU KONUSUNDA CİDDİ MESAFE ALDI”
Yönetimimiz bu konuda çalışmalara başladı, ilk toplantı gündemimize girdi. Türkiye bazı konularda, mesela uydu konusunda ciddi mesafe aldı. Uydular yapıyoruz, üniversitelerimizde küp uydular yapılıyor. Büyük uyduları haberleşmek olsun, gözlem uydusu olsun, bunları da artık büyük ölçüde yerli yapmaya başladık. TÜRKSAT 6A uydusu bildiğiniz gibi büyük ölçüde yerli imkânlarımızla yapılıyor, bir de İMECE uydusu olacak. TÜRKSAT uydularımız da devam ediyor, 5A ve 5B uydularımız var. Bunların 2020’de atılması planlanıyor. Uydu konularında ciddi bir mesafe kat ettik. Uzaya erişim konusu çok önemli bu arada, onu söylemem lazım.
“UZAY AJANSI SİVİL BİR KURUM”
Türkiye Uzay Ajansı sivil bir kurum, askeri hedefleri olmayan bir kurum. Bizim faaliyetlerimiz daha çok insanımızın refahını artırmak, Türkiye’mizi teknolojik açıdan ileriye götürmek gibi hedefler doğrultusunda. İkinci olarak temel araştırmalar sahası var. Bu da uzayı gözlemlemekten başlıyor. Gözlemevlerimiz var, daha da gelişecek. Şu anda en büyük gözlemevimiz Sanayi Bakanlığının bünyesinde Antalya’daki TÜBİTAK Gözlemevi. Bu bir buçuk ayna çapıyla en büyük gözlemevimiz. Şimdi ondan daha büyük 4 metre ayna çaplı Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) Erzurum’da Atatürk Üniversitesi bünyesinde kuruluyor, şu anda çalışmaları devam ediyor. Gözlem noktasında Türkiye dünyada çok iyi yere gelmiş olacak.
“ROKET TEKNOLOJİSİNİ GELİŞTİRMEK VE YAKIN YÖRÜNGEYE ULAŞMAK ZORUNDAYIZ”
İkinci sahada uzay aracı yapımları var. Demin anlattığım gibi uydular konusunda bir mesafe aldık. Uydularımızı oraya kendimizin fırlatması da çok önem arz ediyor. Dolayısıyla bir roket çalışmasını geliştirmek ve yakın yörüngeye ulaşmak zorundayız. Daha ileri mesafeye ulaşmak zorundayız. Bunu da kendi programımız çerçevesinde hayata geçireceğiz. Burada sadece devlet çalışmasıyla olmaz, özel sektöre de ihtiyacımız var. Bu konuyla ilgili görüşmelere şimdiden başladım.
“FIRLATMALAR OKYANUS VE EKVATOR YAKINLARINDA OLUR”
Roket çalışmasından bahsettiniz… Türkiye jeopolitik olarak dünyada çok stratejik bir ülke konumunda. Peki, Türkiye uzaya roket atmak için uygun bir ülke mi?
Bu önemli bir soru. Burada işler maalesef ters çalışıyor. Jeopolitik ve jeostratejik olarak önemli bir yerdeyiz, üç kıtanın kesişme noktasındayız. Ama bu uzaya fırlatmalarda olumsuz bir etki yapıyor. Çünkü fırlattığımız roketin modüllerinin dünyaya tekrar düşmesi söz konusu. Dolayısıyla onun izdüşümünde yoğun yerleşimin olması sizin aleyhinizdedir. Bu yüzden fırlatmalar genellikle okyanus veya ekvator yakınlarında olur. Bizim böyle bir imkânımız yok. Ama bu, Türkiye’den fırlatma yapılamaz demek değil, şu anda bunu çalışıyoruz. Türkiye’den de fırlatma yapılacağına inanıyoruz. Bu belli şartlarda, belli kriterler çerçevesinde olacaktır ama önümüzü kesmeyecektir. Bunu uluslararası iş birlikleriyle veya başka çözümler bularak kendi fırlatma rampalarımızı, sistemimizi geliştirmek zorundayız. Bu konuda çalışmalarımız olacak.
Haberin devamı için: https://buff.ly/2nlOVP6