Araştırmacıların dediğine göre, gözlerimizi kapatmamızın bir diğer nedeni belki de genzimize yerleşen ve hapşırma sırasında dışarı atabildiğimiz bu parçacıklardan gözlerimizi korumaktır. Buna rağmen, hapşırma eylemi hava ve yabancı zerrecikleri dışarı atmaktan daha komplikedir. Uyarıldığı zaman beyindeki hapşırma merkezi yutaktaki ve göz kapaklarındaki kasları harekete geçirir ve bu yüzden bir çoğumuzun gözleri yaşarabilir. Hapşırma sırasında otomatik olarak gözlerimizi kapattığımızda, bu parçacıklardan tamamen korunmuş oluyoruz.
Konuyla ilgiliyseniz, hapşırdığınız sırada gözlerinizi açık tutmaya çalışabilirsiniz. Bilimsel açıdan geçerliliği olmayan hikayelerdeki gibi, hapşırdığınız zaman gözlerinizin yuvalarından fırlamasından korkmanıza gerek yok. Yine de, New York Times'taki bir habere göre, 1882'de bir kadın bir kaç defa şiddetli hapşırdıktan sonra tek gözü yerinden çıkmıştır. Tıp dilinde Sublüksasyon olarak adlandırılan bu olay sadece bir iddiadan ibarettir. Gözleriniz açık olsa bile, hapşırdığınız sırada oluşan hava akımı buna sebep olacak kadar güçlü değildir. Ek olarak, çok şiddetli de olsa hapşırdığınızda oluşacak basınç, göz ve çevresinde değil de kan damarlarında olacaktır. Aşırı miktarda kan basıncı gözlerimiz ve yüzümüzde rahatlıkla görülebilen kılcal damarlarda çatlaklara sebep olabilir.
Sonuç olarak, hapşırdığımız zaman kaslarımız refleks olarak gözlerimizi kapatmaya zorlamakta ama bunun geçerli bir amacı bulunmamaktadır. Bu eylem sadece gözleri koruma için koruyucu bir sistem olarak gelişmiştir ve istenildiğinde gözler açık tutulabilir.