Çin’de ortaya çıkan ve hızla yayılan ölümcül korona virüsüne karşı Türkiye harekete geçti. Virüse karşı tüm önlemleri alan Sağlık Bakanlığı vaka tespit edilmesi halinde karantina ve tedavi işlemlerinin uygulanacağı hastaneleri belirledi. Belirlenen hastanelerde şifre ve koruyucu ekipman ile girilebilen özel karantina odaları oluşturuldu.
Korona virüsüne karşı oluşturulan izolasyon odalarından biri de Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yer alıyor. Grip, üst solunum yolu hastalıkları, influenza, domuz gribi, korona virüsü gibi bulaşıcı hastalığı olan kişiler bu odalarda tedavi altına alınıyor. Sadece sağlık personelinin şifreyle girebildiği odalarda; bulaşın engellenmesi için uygulanan negatif basınç ile solunum izolasyonu sağlanıyor. Alınabilecek tedbirlerle hastalıklarla savaşmak ise mümkün. Uzmanlar özellikle el hijyeni konusunda vatandaşları uyarıyor.
Konuya ilişkin bilgi veren Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Salih Cesur, bulaşıcı hastalığı ya da şüphesi olan kişileri izolasyon odalarına aldıklarını ve bu odalarda özel basınç sistemleriyle negatif basıncın sağlandığını kaydetti. Hastanın havaya karışan mikroorganizmaların odadaki özel filtrelerle tutulduğunu belirten Cesur, “Hapşırırken, öksürürken, hastayla 1 metre mesafeden yakın teması varken, hasta gülerken özellikle bu virüsleri bulaştırabiliyor. Bunu engellemek için negatif basınçlı odalara alıyoruz hastalarımızı. Özellikle hastayla temas ederken de bu hepafiltre dediğimiz n95 maske dediğimiz maskelerimiz var bunlar 5 mikrondan küçük partikülleri tutuyor. Özellikle tüberküloz,kızamık, suçiçeği, viral enfeksiyonlarında yine viral virüslü enfeksiyonlarda, sars enfeksiyonlarında bulaşımı engellemek için bu n95 maskeleri takmanız gerekiyor. 5 mikrondan küçük partikülleri tuttuğu için bulaşmayı engelliyor. Hastalarla temas etmeden önce mutlaka ellerimizi yıkamamız gerekiyor” diye konuştu.
Sağlık personeli odalara koruyucu ekipman ile giriyor
İzolasyon odalarına girmeden önce birtakım önlemler aldıklarına işaret eden Cesur, “Koruyucu ekipmanları giydiğimiz bir ara alan var. Buraya girmeden önce ben zaten bu koruyucu önlüğümü giymiştim. Daha sonra mutlaka ellerimizi yıkadıktan sonra eldivenleri takıyoruz. Gözlük takıyoruz Bazen siperlik takıyoruz. Eğer hastaya bir müdahale edeceksek bulaş riski varsa siperlik takıyoruz koruyucu ekipman olarak. Daha sonra n95 maskemizi de mutlaka takıyoruz. Hastayla bir metreden yakın temas durumlarında enfeksiyon etkenleri bulaşabiliyor o açıdan hastayla bir metreden yakın temasımız olacağında burnumuzla ağız çevresini kapatacak maskenin yüzünüze tam oturduğuna emin olduktan sonra takıyoruz. Tabi gözlüğümüzü de yine hastaya bir müdahale edeceksek takıyoruz” şeklinde konuştu.
Yüksek ateş, öksürük, solunum sıkıntısı, nefes almakta zorluk, kas ağrısı, halsizlik, kırgınlık gibi şikayetlerde hemen bir sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini vurgulayan Cesur, “İnfülenza, solunum yoluyla, damlacıklar yoluyla bulaşabiliyor. Solunum yoluyla bulaşması yönünde Çin’de ortaya çıkan virüs ile benzerlik gösteriyor. Genellikle damlacık yoluyla bulaşır diyoruz” dedi.
El hijyenine dikkat edilmesi gerekiyor
Cesur, şikayetlerin göründüğü kişilerin toplu taşıma alanlarında ve kapalı alanlarda maske takabileceklerini aktararak, “Bu arada mutlaka el hijyenine uymamız gerekiyor çünkü hani bu enfeksiyonlar yüzeyde de bulunabiliyor otobüslerde, toplu taşıma araçlarında koltuklarda da olabiliyor. Temas edilen yerlerde özellikle mutlaka ellerimizi suyla sabunla yıkamamız gerekiyor. Ellerimiz kirliyse bu durumda göz, ağız gibi bölgelere temas etmemek gerekiyor. Özellikle cilt gibi temas yoluyla da bulaşabiliyor. Temas edilen yüzeylerde de virüslerin bulaşma riski var. El hijyeni toplum kaynaklı enfeksiyonları önlemde de önemli enfeksiyon kontrol yöntemlerinden bir tanesidir” ifadelerini kullandı.