Şimdi bilimsel çalışmalarda araştırmacıların karşılıklı oturup birbirlerini gıdıklamaları çok beklendik bir araştırma yöntemi değil ancak Brecht'in ekibi tam olarak bunu yaptı. Deneklerden biri, diğerini kendi seçtiği bir anda habersiz olarak gıdıklamaya başladı.
Bu anlarda yüksek hızlı bir kamera gıdıklanan deneğin yüzünü çekerken, bir mikrofon da kahkahalarını kaydetti. Denekler gıdıklanınca elbette güldü. Araştırmacılar deneklerin neden güldüğünü ortaya çıkarmak için çalışmalar yaptı.
Aslında pek çok memeli türünde gıdıklama davranışı bulunuyor. Şempanzeler, köpekler, yunuslar, insanlar, fareler gibi pek çok tür gıdıklanabiliyor. Yine de gıdıklanınca gülmenin ya da kendimizi neden gıdıklayamadığımızın nedeni bilinmiyordu.
Bir dergide yayımlanan çalışmada, ekibin gözlemlerinde insanların reaksiyon süresinin, gülmesinin ve nefes alma düzeninin ilk defa incelendiği belirtildi.
Gıdıklamayı "çok ilginç bir dokunma ve dokunmaya tepki" olarak tanımlayan Brecht, bu davranışın aslında çok karmaşık olduğunu belirtiyor. Çalışmada ayrıca insanların genelde en çok gıdıklandıkları bölgelerin de aynı olduğu ifade ediliyor. Buna göre en çok ayaklarımızdan gıdıklanıyoruz. Onu koltuk altları, boyun ve çene takip ediyor.
Kendimizi gıdıkladığımızda ise gülmüyoruz, dahası vücudumuzun o bölgesinde gıdıklamaya da daha az tepki veriyoruz. Araştırmacılara göre bu durumun nedeni ise bedenimizin o kısmının dokunmadan haberinin olması ve ona göre dokunma duyusunu harekete geçirmesi. Yani ne zaman gıdıklanacağımızı bilmemek önemli etkiye sahip.