Gösterim için Türkiye'de bulunan Yönetmen Waad Al-Kateab AKŞAM TV'ye şu açıklamaları yaptı:
Fikir altı yıl önce geldi. tıpkı bu hafta Suriye'den ayrılmak zorunda kaldığımız gibi. Rus güçleri ve Suriye rejimi tarafından zorla yerlerimizden edildik. Ve o zamanlar bizim için çok büyük bir şoktu. Halep'in düşüşü kimsenin beklemediği bir şey gibi oldu, ve bizim için çok büyük bir kayıptı. Sadece evimizi kaybetmedik. Tanıdığımız insanlar, hatta kavgamız ve hayallerimiz gibi, ama aynı zamanda tüm ülkemizi kaybetmiş gibiyiz. Gidecek başka yerimiz yok. Ve o an artık hiçbir şey yapamayacakmışım gibi hissettim. Gitmek zorunda kaldığımı bile kabul edemiyorum. Bu duygu tam olarak bundan sonra geldi, hayır, pes etmemeliyim diye hissettiğimde. Öylece bırakıp rejime vermemeliyim. Tam olarak istedikleri şey bu, yani bizi susturmak. Bir hikaye yapmak istiyorum. Olanları dünyaya anlatmak istiyorum. Bunu Sama için, Suriye için, bu durumda doğan tüm çocuklar için yapmak istiyorum.
Bu film sinema endüstrisi açısından önemli bir şey olacağını hiç beklemiyordum. Benim için istediğim tek amacım Suriye halkına başka bir ses, başka bir hikaye vermek ve dünyaya ne olduğunu, Suriye'de olanların gerçekliğini göstermek olduğunu düşündüm. Ama sonra ödüller oldu. Ve bence harikaydı. Çünkü çok daha fazla kişiye ulaşabildik. Milyonlarca insan bunu izledi. BAFTA konuşması her yerde olduğu gibiydi. İşte bu, Suriye hakkında, tam olarak aynı gün BAFTA sahne filmindeyken meydana gelen bombalama hakkında konuşabildim. Profesyonel bir film yapımcısı olarak başlamadım, Elbette, ve görüntünün başlangıcında, her şeyin telefonumla çok benzer bir temel ekipmanla kaydedildiğini görebilirsiniz, her yıl zamanla, filmi giderek daha profesyonelce, daha çok ve gerçek bir kamera gibi sevmeye başladım. Ve bence film üzerinde çalışmaya çalışmamızın bir sebebi, bu tür bir gelişmeyi, yıllar boyunca edindiğim bu benzer deneyimi, bilirsiniz, her gün beş yıl boyunca film çekmek gibi göstermektir. 500 saatten fazla görüntü. Daha iyi bir çekim anlamına gelen birçok hata. Sanırım pek çok insan, ham görüntülere baktıklarında, bu sadece bir film değil, diye düşündüler. Bu daha büyük şeyler gibi de olabilir.
Harmony Program Direktörü Yavuz Yiğit ise belgeselle ilgili şu ifadeleri kullandı:
Şunu Türkiye'nin ve dünyanın Aslı bilmesi gerekiyor. Göç artık kaçınılmaz bir olgu yani bundan kaçamıyoruz Yani başımızda Bir Savaşın çıkmasını kimse beklemiyordu yıllardır Suriyeliler ülkelerindeydi bir savaş çıktı. Şu anda 4 milyona yakın Suriyeli burada aynı şekilde Ukrayna'da hiç tahmin etmezdim şu anda bir buçuk milyon insan Polonya'da yaklaşık 100 binin üzerinde insan Türkiye'de şu anda Ukraynalı var artık göç eden kaçamıyoruz. Eğer gelecek içinde bu böyle iklim göçleri de gerçekleşecek ve Türkiye Avrupa ile Asya arasında bir köprü de olduğu için hem geçiş ülkesinde bir hedef ülkesi olabiliyor. Bu sebeple bizim artık göçle alakalı bir politikaya ihtiyacımız var uyumla alakalı Politikalara ihtiyacımız var. Çünkü Eğer burada 4 milyon insan varsa Suriyeliler ve bunlara bir nefret söylemi yaşandığında nefret söylemi nefret suçuna dönüşüyor. Nefret söylemini durdurmalıyız ki burada insanlar huzur içinde yaşasınlar uyum içinde yaşasınlar problem çıkmasın o sebeple FOR SAMA filmi de aslında Suriyeli çok iyi anlatan ya Suriye'de ne oldu insanlar nasıl mücadele ettiler buraya hangi mecburiyetler ile geldiler buraya gelmek istemediklerini gösteren muhteşem bir belgesel.