İYİ Parti milliyetçi hassasiyetlere sahip vatandaşları çatısı altında toplamayı vadeden bir partiydi. Bu açıdan milli şuuru yüksek vatandaşların hassasiyetlerini de gözetmek zorunda. Ama Lütfü Türkkan olayında böyle yapmadı. Ortaya çıkan bu çelişki İYİ Parti'nin yeni kampanya sloganını akla getirdi. "Bu nasıl Ömer'in yolu" dedirtti.
Bu hangi Ömer'in yolu, Hz. Ömer olmadığı kesin. Zira İYİ Parti, Lütfü Türkkan'ı partide tutarak şehit ailesine edilen küfrü kurumsal olarak sahiplendi. Lütfü Türkkan'ın parti çatısı altında siyaset yapmaya devam etmesi o küfrü partiye mâl ediyor.
HDP'YE HASSAS, ŞEHİDE KETUM YOL
Krizi İYİ Parti'nin hassasiyetleri açısından daha da tartışılır kılan şey ise Genelbaşkan Meral Akşener'in savunması. Zira küfür sadece şehit ailesini hedef alması açısından değil, kadın kimliğini aşağılaması açısından da vahim. Oysa Akşener'in Başak Demirtaş'a karşı gerçekleşen ahlaksız saldırıya şimşek hızında cevap vermişti.
Başak Demirtaş için seferber olan İYİ Parti'nin şehidin kız kardeşi söz konusu olduğunda sergilediği tavır sorgulanan bir çelişki. Milliyetçilik çatısı altında siyaset yapmayı vaat eden bir partinin şehit yakınlarından çok HDP ekseninde hassasiyet göstermesi de başka bir çelişki.