Konya'daki Çatalhöyük, Kubadabad Saray Külliyesi ve Savatra Antik Kenti, Aksaray'daki Mokissos Antik Kenti ile Afyonkarahisar'daki Apameia ve Amorium antik kentlerinde devam eden kazılar, geçmişle bugün arasında köprü kuruyor.
Konya'nın Çumra ilçesinde, Anadolu'da ve dünyada ilk kentleşme modellerinden olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Çatalhöyük, insanlık tarihine 9 bin yıl öncesinden ışık tutuyor.
Çatalhöyük, kapısız evleri, duvar çizimleri, kadın ve erkek heykelcikleri, yırtıcı hayvan kemik ve pençeleri, çoklu mezarları ve tarımın izleriyle keşfedilmeye devam ediyor.
2021 yılında 8 bin 500 yıllık mermer heykelcik ve çoklu mezarlar bulunan kazı alanında, geçen yıl da boğa boynuzları ile bezenen sunakları, duvar kabartmaları ve özel yapı içi düzenlemeleriyle 8 bin 200 yıllık inanç yapısı bulunmuştu.
Konya Valisi Vahdettin Özkan, Çatalhöyük'te Kültür ve Turizm Bakanlığının öncülüğünde yoğun bir çalışma olduğunu, Konya Büyükşehir Belediyesinin de burada nitelikli çalışmalar yaptığını söyledi.
Çatalhöyük'ün, Konya'nın medeniyet değerlerini besleyen, dünyaya hitap eden ve yaşamın ilk belirtilerinin olduğu tarihi bir alan olduğunu ifade eden Özkan, şunları kaydetti:
"Konya'nın ilmi ve irfan birikimi derin bir tarihten geliyor. Selçuklu'ya 200 yıllık başkentlik yapmış bir ilden bahsediyoruz. Konya'yı, Osmanlı'daki varlığı, zarafet ve sanatıyla bilinen, Selçuklu medeniyeti öncesinden de insanlık tarihi açısından erdemlilik değerlerinin odaklandığı bir şehir olarak biliyoruz. Çatalhöyük'te bilim insanlarımızın yaptığı çalışmalar ve değerlendirmeler, buranın dayanışma ve kent kültürünü barındıran dünyanın ilk yerleşim birimlerinden olduğunu ve ilk tarımsal çalışmaların yapıldığı yer olduğunu gösteriyor."
Dünyanın farklı ülkelerindeki bilim adamlarının geçmişte burada kazı çalışmaları yaptığını anlatan Özkan, "Şu anda Anadolu Üniversitesinden akademisyenlerin gözetiminde yapılan bir kazı faaliyeti var. İnşallah bu faaliyetler, hem medeniyet tarihimizi daha da aydınlatacak hem de şehrimiz, çok önemli istinat noktalarını daha net bir şekilde görecektir. Daha da netleşen tarihi istinat noktalarımız bizlere, şehrimize eğitim, tarım, sanayileşme ve erdemlilik değerleri alanında dünyaya örnek teşkil edecek bir vazife veriyor. İnanıyorum ki şehrimizin istikbali açısından da bu değerler bizi çok daha güçlü kılacaktır." diye konuştu.
Özkan, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Mevlana Kalkınma Ajansı desteğiyle bölgeye kazandırılan Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi'nin de Çatalhöyük'ü cazibe merkezine dönüştüreceğini, bölgenin tanıtımına büyük katkı sunacağını dile getirdi.
Katkılarından dolayı Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'a teşekkür eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çatalhöyük Tanıtım ve Karşılama Merkezi, kamu yatırımları arasında ahşap yapı olarak en büyük yatırımlardan birisi. Bu merkezde, medeniyete ışık tutacak tarihi kentteki tüm bulguların, tasnif edilmiş olarak en nitelikli şekilde sunumu yapılıyor. Ülke olarak, bütün dünya, insanlık olarak bu tarihi ve kültürel değerlerle buluşma noktasında istifade etmiş olacağız. Yapılan yatırımlar ve çalışmalarla Çatalhöyük'ün tanıtılması, şehrimize kitlesel olarak turist akışını da sağlayacaktır. Önümüzdeki yıllarda hep beraber göreceğiz ki burası tarihe, kültürel değerlere meraklı, yetişmiş insanların akınına uğrayacak."
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın Beyşehir Gölü kıyısında yer alan sarayı Kubadabad'da kazılar 43 yıldır devam ediyor.
Kubadabad Saray Külliyesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Muharrem Çeken, sarayın inşasına Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad döneminde 1225'te başlandığını söyledi.
Çeken, Kubadabad Sarayı'nın 14. yüzyıl başlarına kadar kullanıldığını ifade ederek, "Kubadabad Sarayı, saray yaşamı, devlet düzeni gibi bazı bilgileri bize ulaştırmakta. Sultan ve çevresinin hayatına dair bilgiler elde edebileceğimiz üzerinde figürler olan, konu anlatımları olan çok sayıda çini bulundu. Mine tekniğiyle süslenmiş 2. Gıyaseddin Keyhüsrev'in isminin yazılı olduğu cam tabak, Anadolu Selçuklu Dönemi'nden günümüze ulaşan en önemli verilerden biridir." diye konuştu.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Su Altı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Oktay Dumankaya, 2020'de Kubadabad Saray Külliyesi kazı ekibinin tespit ettiği yapı kalıntıları üzerinde çalışma yaptıklarını anlattı.
Dumankaya, göl yüzeyinin 1-2,5 metre altında bir kilometre boyunca uzanan birbirine bağlı yapılar bulunduğunu dile getirerek, "Söz konusu yapıların günümüzden 2 bin 300 yıl öncesine kadar uzandığını tahmin ediyoruz. Bu kalıntılar üzerinde yaptığımız çalışmalarda Helenistik Dönem'den Erken Roma Dönemi'ne kadar uzanan bir yerleşimin varlığını tescillemiş bulunmaktayız. Bu alanda çeşitli tarımsal faaliyetlerin yürütüldüğünü, balıkçılığa yönelik ticari faaliyetlerin yürütüldüğünü de tespit ettik." ifadelerini kullandı.
Konya kent merkezine 70 kilometre uzaklıktaki, tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Savatra Antik Kenti'nde yürütülen kazılarda ortaya çıkan bulgular, yazının bulunmasından önceki (Prehistoric) dönemlerden beri bölgenin yerleşim gördüğü ve Roma Dönemi'nde de önemli yerleşim yerlerinden biri olduğunu ortaya koydu.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. İlker Işık başkanlığında 2017'de yüzey araştırmalarına başlanan antik kentteki kazı çalışmalarında bugüne kadar Roma Dönemi'ne ait çok önemli bulgu gün yüzüne çıkarıldı.
Bu yılki kazılarda, milattan sonra 2'nci veya 3'üncü yüzyıldan kaldığı öngörülen, yaklaşık 1800 yıllık olduğu öğrenilen, üç tarafı zafer çelengi, asker ve sancak kabartmalı bir sunak bulundu.
2017'den itibaren yürütülen yüzey araştırmalarında, İslam öncesi erken dönem Türk tarihine ait yazıtların yanı sıra birçok kaya resmi tespit edilirken, geçen yıl da "Türk" ibaresi yer alan yazıt bulunmuştu.
Aksaray'ın Helvadere beldesinde Hasan Dağı eteklerine kurulan Mokissos Antik Kenti, eşsiz doğal güzelliklerinin yanı sıra anıtsal Roma mezarları, 4. asırdan 7. yüzyıla kadarki kagir kiliseleriyle tarihin derinliklerini yansıtıyor.
İç Anadolu Bölgesi'nin en büyük antik şehirlerinden birisi olan ve ayakta kalmayı başaran yapılarıyla bugüne gelen Mokissos, doğal bazalt bloklarıyla inşa edilen konutlar, düzgün kesme taştan anıtsal mezarlar, kiliseler ve sarnıçlardan oluşuyor.
"Nora" olarak da bilinen Mokissos Antik Kenti'nde bölgenin tarihine ışık tutacak kilisede kazı çalışmaları devam ediyor.
Kazı Başkanı Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilüfer Peker, Mokissos'un Kapadokya, İç Anadolu ve bütün Akdeniz coğrafyası için önemli bir yer olduğunu söyledi.
İlk kazı çalışmalarını kentin kamusal alanında başlattıklarını belirten Peker, şöyle konuştu:
"Burada Geç Antik Çağ'a ait piskoposluk kompleksi var. 3 nefli bazilika planlı ana kilisesinin ilk kazıları başladı. Yıllar içerisinde bütün kompleksi ortaya çıkaracağız. Bu kompleksin içerisinde büyük bir saray, şapeller, sarnıçlar ve vaftizhane var. İlk kazı çalışmalarının ardından Mokissos özelinde ve Kapadokya geneli için çok önemli malzemeleri ele geçiriyoruz. Çok yoğun seramik buluntular oluştu elimizde."
Peker, Mokissos'un, İç Anadolu bölgesinde Geç Antik Çağ'a ait ayakta kalan en büyük metropol olduğunu vurgulayarak, "Mokissos, Kapadokya'nın 3 başkentinden birisi, büyük bir metropol ve ayrıca dini başkent. Bu bağlamlarda Efes ile benzerlikler barındırıyor." diye konuştu.
Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinde tarihi İpek Yolu ile Kral Yolu'nun kesiştiği noktada yer alan ve döneminin en önemli ticaret merkezi Apameia Antik Kenti, Frig, Pers, Seleukos ve Roma uygarlıklarından önemli izler taşıyor.
Antik kentin tespit edilen "en önemli" mimari yapısı antik tiyatrodaki bilimsel kazı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni, Afyonkarahisar Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) işbirliğinde, Türk Tarih Kurumu, Dinar Kaymakamlığı ve Belediyenin desteği ile 7 yıldır sürdürülüyor.
AKÜ Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ümit Emrah Kurt'un bilimsel danışmanlığını ve koordinatörlüğünü yaptığı kazılarda, en son aslan, kaplan veya panter gibi büyük bir kedi türüne ait çene kemiği parçası bulundu.
Kazı çalışmalarında daha önce de Helenistik Dönem'e ait olduğu değerlendirilen 5 oda, seramikler, fresk (duvar resmi) parçaları bulunmuştu.
Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesine bağlı Davulga beldesinde Orta Çağ'da Frigya bölgesini kapsayan coğrafyada yer alan Amorium Antik Kenti kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve Anadolu Üniversitesi tarafından destekleniyor.
"Aşağı Şehir" ve "Yukarı Şehir" olarak adlandırılan Amorium'daki kazılar, 2013 yılından itibaren Prof. Dr. Zeliha Demirel Gökalp başkanlığındaki ekip tarafından yürütülüyor.
Kazılarda, büyük kilise, bazilika, Bizans hamamı, üzüm ezme havuzları ile Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen sikkeler, seramik fırını, tahıl ambarının yanı sıra çok sayıda farklı buluntu gün yüzüne çıkarıldı.
Kazılarda geçen yıl da Türk-İslam dönemine tarihlenen 800 yıllık demir saban bulunmuştu.