En başa Hamzaoğlu’nu yazmak gerek. Transfer sezonunda ismi yanar dönerli yıldızlar alınmadığı sırada “takım oyunu” ile daha iyi olmaya çalışacaklarını açıklıyordu! Dün gece bunu ete kemiğe büründürdü.
Tek tek baktığımızda daha yetenekli oyuncuları bulunan Benfica’yı, üstelik saha içi organizasyonu kendinden daha iyi bir takım olduğu halde, yenebilmek bununla mümkün olabilirdi.
İlk atakta yedikleri golün şokunu çabuk atlattılar. Belli ki rakibi iyi çalışmışlar ve kendilerini yeneceklerine inandırmışlardı. Golü yedikten sonra oyunu kendi sahalarından öne taşımayı becerdiler. Kendileri gibi haftasonu derbi oyanayacak Benfica’nın, erken gelen golle kolay bir maç oynayacakları yanılsaması da onlara yardım etti.
Ancak kararlılıkları, disiplinleri ve arzuları itici güçleriydi. Dominant bir oyun oynamadılar. Ancak mıymıy bir oyunda değildi bu.
Oyunun önemli bölümlünde hissedilir şekilde baskı yediler. Bu doğal. Çünkü Şampiyonlar Ligi seviyesinde bu kadro rakiplerine kendi oyununu kabul ettirerek kazabilecek güçte değil. Kazansalar dahi bu değişmez bir gerçek. Bunun üstesinden dünkü gibi takım oyunu oynarsanız gelebilirsiniz.
Galibiyeti getiren bu oyun deplasmanlarda “kesin kazanızırız” duygusu yaratmaz, ancak kolay kaybetmez duygusunu fazlasıyla verir. Bu da gruptan çıkış için büyük ümittir. Evinde kaybederek başladığın grubu yarılamışken bu durumda hiç fena değil. Bunun mimarı da Hamzaoğlu’dur!..