Fransa maçından sonra olup bitenleri izledik. Şimdi toz tuman içinde kaybolanların muhasebesini yapma zamanı.
Milli Takımımız, Fransa’dan 2 maçta 4 puan aldı, zirvede kaldı. Ama keyfini çıkartamadık.
Zira Barış Pınarı Harekatı’nın karşısındaki cephe, yıllardır sahalarımızda bir coşku ve sevinç ritüeline dönüşmüş ‘Asker Selamı’nı, ‘Kışkırtıcı ve politik tavır’ gibi sunma derdine düştü, haliyle biz de savunmaya geçtik.
3 puanı hak ettiğimiz noktada, 1 puana razı(!) olduk.
Bu süreçte yakından takip ettiğim Avrupa basınında birkaç sağ duyulu görüş dışında, fanatizm ve şovenizm hakimdi.
‘Asker Selamı’nın Arnavutluk ve Fransa’dan çok Almanya’yı germesinin(!) altındaki kompleksi iyi analiz etmek gerekiyor.
Ben Alman medyasının ve resmi kurumlarının şovenist tutumunun, hem kendi içindeki hem de dışarıdaki Türkleri ‘tehdit’ algılamasından kaynaklandığı kanısındayım.
Zaman zaman ırkçılık boyutuna varan bu tavrı en iyi özetleyen ise yine Almanları en iyi tanıyan Mesut Özil oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la çekildiği fotoğraf sonrası linç edilen ve Alman Milli Takımı’nı bırakmaya zorlanan Mesut, veda yazısında ne demişti, “Kazandığın zaman Almansın, kaybettiğin zaman Türk.”
İşte o Mesut son röportajında da, “Maalesef ırkçılık Almanya’da artık sadece sağcı bir mesele değil, toplumun ortasına kaymıştır” tespitini koydu ortaya.
Altı kırmızı çizgilerle çizilmesi gereken, onun bu tezini ‘Objektif’ bir şekilde değerlendirecek bir Alman kamuoyu ne yazık ki yok. Elbette “Bu onların sorunu” diyebilirsiniz. Ancak yükselen Alman ırkçılığı sadece oradaki Türkler ve diğer milliyetler için değil, Avrupa için de tehdittir. Bu konuda ‘Sicili kabarık’ Almanya’nın refl ekslerini geliştirirken, sonuçlarını iyi hesap etme sorumluluğu var.
(Uzun süredir her alanda yaşanan bu ve benzeri) Tablonun yarattığı, “Avrupa bize haksızlık yapıyor” hissi, Türk toplumunun batıdan alması gereken değerlerin önünde engel oluşturmamalı.
Haklı kavgalarımızı verirken, ‘Küstüm, ben, size sırtımı dönüyorum’ tavrı kaybettirir.
‘Asker selamı’ üzerine yaşanan tartışmalar sosyal, siyasal ve sportif açıdan akademik düzeyde tartışılmaya ve incelenmeye muhtaç.
Tabi böyle bir süreçte diğer önemli tartışma konuları(!) ‘Şenol Güneş mi daha büyük hoca, Fatih Terim’mi?’ ‘Şenol Güneş’in kravatı ne renk olmalı?’
Türk matbuatının entelektüel kesimi ‘ŞÖLEN!!! derinliğindeki bu FELSEFİ tartışmalarla, aydınlanma(!) telaşında…
Kendi cehennemini biraz daha harlamaya çalışan, zebaniler…
İçimizdeki İrlandalılar, Fransızlar, Almanlar…
Nifak ve fesat mucitleri…
Sizden sonrası tufan!