Yunanistan seçimlerini kazanan Syriza Partisi lideri Çipras’ın Ortodoks Hıristiyanların en kutsal günü olan Epifani törenlerinde güvercin uçurduğunu biliyor muydunuz ? Radikal Yunan solcusu Çipras’ın bu eylemi, Türkiye solcularına kendi halkının değerlerine hiç olmazsa saygı göstermede örnek olabilecek midir? Yoksa bizimkiler kendi marjinalliklerinin kabuğunda yaşamaya devam mı edecekler?
6 Ocak 2015. Pire’de üç kişi. Hıncahınç dolu bir alanda, kalabalık bir grubun en önünde Atina Başpiskoposu Hiyeronimos yer alıyor. Yanında Pire Başpiskoposu Serafim elinde haçını sallamakta. Üçüncü kişi ise Radikal Sol Parti Syriza’nın Başkanı, elinde güverciniyle duruyor. Çipras son aylara kadar ‘endişeli laik’ görünümü vermesine rağmen Hıristiyan Köktencisi Hiyeronimos ve Serafim’le bir araya gelebiliyor. Adeta bir teslis, baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesi gibi beraberler. Başpiskopos, bilinen formülleri tekrarlayıp ‘kutsal ruh güvercin biçiminde belirdi’ der demez de komünist ve laik Çipras, güvercini göğe fırlatıyor. Bu arada başının etrafında kuşlar daireler çiziyor, bu olay Çipras’ın radikal solcu ve aynı zamanda sıkı Ortodoks seçmenleri tarafından yeni bir seçim zaferinin işareti olarak değerlendiriliyor(!)
Türkiye solu güvercin sembolünü yıllar boyunca sadece Picasso’nun tablosu sayıp bu çizgilerin ardında var olan anlamı kavrayamadı. Seçim mitinglerinde güvercin uçurarak halkın desteğini almayı umuyorlardı. Sadece kendi halklarına yabancı değil genel olarak dünya kültüründen de oldukça uzak olduklarından, güvercindeki Hıristiyan sembolizminin yerli geleneklere aykırılığını düşünmemişlerdi bile. Güvercin uçurdukları mitinglerde bir de Türkiye’deki Hıristiyan misyonerliğinden şikayet etmiyorlar mıydı, işte ‘ilahi komedya’ orada başlamaktaydı. Nitekim cenazeleri de alkışlar eşliğinde olmuştur. Yaşarken İslam geleneklerine her fırsatta ateş püskürüp ölünce de Ortodoks geleneğiyle uğurlanan bu insanlar neden böyle yapıyorlar? Hıristiyanların Bakire Meryem ve azizler için yaktıkları şükran mumunu devrimci lider ve yazarlar için yakan solcuların bu gösterileri bari bilinçli olsa diyeceğiz, maalesef sadece komik bir taklitçiliktir. Cenaze törenlerinde fotoğraf taşıyarak Hıristiyan prosesyon ayini usullerini düşüncesizce örnek almaları gibi.
Türkiye solu kültürden o denli nasipsizdir ki Hırant Dink için kullanılan ‘güvercin tedirginliği’ ifadesinin Hazreti İsa (as)ile olan ilgisini anlamayıp gerekli gereksiz ve saygısızca her yerde tekrarlar. Gerçi sosyalist Bertolt Brecht’in ‘Cesaret Ana ve Çocukları’ eserindeki ‘ana’yı da olumlu bir kahraman sanıp çocukları çatışmalarda ölen birçok bahtsız kadına ‘cesaret ana’ sıfatını uygun görenlerden başka ne beklenebilirdi ki? Brecht’te çocuklarının ölümü pahasına savaş üzerinden para kazanmak isteyen bir fırsatçı ve egoist olarak tanıtılan bu kişiliği benimsemeleri umarız bu kitabı okumamış olmalarındandır.
Yunanistan’daki Syriza partisi ve lideri Çipras hakkında olumlu, olumsuz çeşitli yorumlar yapılabilir. Syriza, AB’nin empoze ettiği kemerleri sıkma politikasına karşı çıkmakla kendi halkının sözcüsü olmuştur. Fakat eski sosyal demokratları toparlama adına AB’den çıkma programından vazgeçilmesi kendi üyeleri tarafından da eleştirilmektedir. Çipras’ın ‘verdiği sözleri tutmayı’ başarıp başaramayacağını bilmiyoruz ve şimdilik bu hareketi izliyoruz.
Türkiye soluna gelince, bu çevreler komşudaki radikal solun zaferinden kendilerine pay çıkarmaya çalışıyorlar ki bu da tutarsızdır. Bu partinin Yunanistan’da zafer kazanmasının nedeni IMF’ye karşı çıkmasıdır. Türkiye solunun ise IMF’yi Türkiye’den kovan ve programlarına son veren Erdoğan’a karşı aldıkları tavır ortadadır. TÜSİAD’la beraber IMF’nin gerekliliği konusunda kampanyalar düzenleyen Türk solunun, Syriza’ya benzer olduğu söylenemez, tabii çağdaşlık görüntüsü uğruna bilmeden tutulduğu Hıristiyanlık aşkı dışında.