Rastgele bir sokak röportajında, ahaliye mikrofon uzatılıp "Numarasıyla bildiğiniz bir kanun adı söyleyin" dense, herhalde akla gelen ilk o olur: 657.
Üç haneli bir rakam telaffuz ederek; devletin yarım asırlık işleyişinin, devasa bir düzenin anlatılabildiği ikinci bir yasa olduğunu hiç sanmıyorum. 48 yıl önce yürürlüğe giren Devlet Memurları Kanunu'ndan (DMK) söz ediyorum.
Defalarca değişikliğe uğrasa, artık yama tutmaz bir halde olsa da DMK bütün bağlayıcılığı, zorlayıcılığı, düzen sağlayıcılığıyla yürürlükte. Her gün, hepimizin hayatına öyle ya da böyle dokunan; milyonlarca işlem, eylem, talimat, uygulama, bu kanunun verdiği yetkilerle mümkün olabiliyor.
Hâl böyleyken... Ankara-İmralı hattına, Kandil ve Brüksel'in eklemlenmesiyle gelişen "sınır dışına çekilme"de gün sayıp da bu yasadan hiç söz edilmemesi tuhaf değil mi?
VALİLER DE BU KANUNA TABİ
"Sınır dışına çekilme" konusunda günlerdir İl Özel İdaresi Kanunu'nun, valilerin görev ve yetkileriyle ilgili maddesinde yapılacak değişikliği konuşuyoruz.
Sanki bir Başbakanlık Genelgesi yayımlansa, bir yönetmelik değişikliği yapılsa, PKK'lıların sınır dışına çekilmesinin hukuksal zemini hallolacakmış gibi.
Valilerin de DMK'ya tabi olduğu, valilerin -her kararları gibi- PKK'nın çekilme sürecinde de alacakları kararların da bu yasaya uygun olması gereği gözden uzak tutulmamalı.
DMK'nın öyle üç maddesi var ki, kaç Başbakanlık Genelgesi çıkarılsa da ileride bir davaya konu edilmesine engel oluşturamaz.:
- m.7 :"Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık"
(Özellikle şu fıkrası): Devlet memurları her durumda devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar.
- m.10 "Amir Durumunda Olan Devlet Memurunun Görev ve Sorumlulukları"
- Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hâl ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli ve sorumludurlar. Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır, amirlik yetkisini kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanır.
Amir maiyetindeki memurlara kanunlara aykırı emir veremez. (...)
- m.11 "Devlet Memurunun Görev ve Sorumlulukları"
Devlet memuru amirinden aldığı emiri, anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazıyla yenilerse, memur bu emri yapmaya mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez, yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.
Devletin, "PKK istedi diye yasal garanti verilmez" argümanında anlaşılmayacak bir şey yok. Ama devlet kendi memurunu, valisini, bürokratını uzun dönemli korumak istiyorsa, PKK'lıların sınır dışına çekilmesinde yasal düzenleme zorunlu görünüyor. Aksi halde, bu süreçte görev alan memurların, -yukarıdaki üç madde yürürlükteyken-, hukuki sorumluluktan muaf olması çok güç.