ABD’de Wyoming’de, Kansas FED tarafından 27-29 Ağustos 2015 tarihli geleneksel Jackson Hole toplantısına FED Başkanı Yellen katılmayınca, 29 Ağustos tarihinde kapanış konuşması Stanley Fisher’in yapması gündem gelmişlti . Başkan Yardımcısı Stanley Fischer konuşmayı geçtiğimiz Cumartesi günü yaptı.
Konuşmanın kriz sonrasında global çapta bazı yeni risklerin ortaya çıktığı bir dönemde gerçekleşmiş olması da konuşmayı entresan kılıyordu. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in tahminlerden daha çabuk ve daha fazla yavaşlayabilmesi olasılığı ve bu olasılık gerçekleştiği taktirde ABD üzerinde ne tür ekonomik etkileri olabileceği herkesin kafasındaki bir soru idi.
Fischer’in toplantısından çıkarılabilecek üç önemli sonuç aşağıda özetleniyor.
Birincisi, Merkez Bankacılarının tümünün Çin Ekonomisinin gidişatını yakından izledikleri açıkça ortada idi. Ama Çin teklemeden evvel de FED faiz artırma işini 2015 içinde başlatıp başlatmamasını ve örneğin Eylül ayının faiz artışı başlaması için doğru bir zamanlama olup olmadığını, detaylı şekilde düşünüp karar da veremiyordu.
Stanley Fischer önceden hazırlanış bir konuşmayı okurken , bütün Merkez Bankacıların Çin’deki gelişmeleri yakından izlemesinin son derece normal olduğunu da vurguladı. Çin ekonomisinin başka ülkelere aksedebilecek olası değişikliklerinin tartışılmasının da çok önemli olduğunu söyledi. Çin’in iki hafta evvel Yuan’ı devalue etmesinin herkes için bir sürpriz olduğunu da belirtti. Çin ekonomisinde, geçen haftanın sonunda Ağustos sanayi üretiminde üretim yavaşlaması gözlemlenmesinin de altını çizdi. Bu gelişmelerin ekonominin beklenenden daha fazla bir hızla yavaşlaması riskini gündeme getirdiğini de söyledi.
Ayrıca FED’in ABD ekonomisinin nereye doğru gittiği konusunun kendileri için en önemli konu olduğunu da vurguladı. Ama diğer büyük ekonomilerin gelişmelerinin ABD ekonomisi üzerindeki olası etkilerini de gözden kaçırmadıklarını söyledi. Bunun faiz kararlarının etkileri açısından önemli olduğunu da ekledi. Dolayısı ile Çin’i her zamankinden daha yakından takip ettiklerinin altını çizdi.
İkincisi, faiz hadlerinin artışının zaman içinde nasıl gideceğinin faiz artışının ilk ne zaman yapıldığından çok daha kritik bir unsur olduğunu da önemli olarak tanımladı. FED’in faiz hadleri ve para politikasını normalize ederken çok dikkatli olması gerektiğini de söyledi. FED’in 16-17 eylül toplantısından evvel bir işsizlik ve istihdam verisinin daha geleceğini vurgularken, finansal piyasaların Temmuz işsizilik ve istihdam verilerini karmaşık hislerle yorumladığının da altını çizdi. Ağustos istihdam ve işsizlik raporunun da gelecek Cuma günü yayınlanacağını hatırlattı.
Üçüncüsü, FED’in enflasyonun gerçekte yüzde 2 düzeyine kadar çıkmasının beklenmesinin faiz artışı için pek gerekli olmadığını da belirtti. Böylece de faiz artışının veri akışına bağlı olarak hala eylülde yapılabilmesinin mümkün olduğu şeklinde konuşarak adeta kapıyı açık bıraktı. Enflasyon ve işsizlik hedeflerinin gerçekleşmesini beklemenin de risk yaratabileceğini ve ekonomiyi aşırı ısıtabileceğini de konuşmasına ekledi. FED’in enflasyon hedefinden, tam 39 ay peşpeşe düşük kalındığının da önemli olarak değerlendirilmesini vurguladı. Ayrıca ABD dolarının kuvvetlenmesinin de yavaşladığını belirtti. Sonuçta enflasyon beklentilerinin şu and stabil olmasına rağmen, şartlar ve politika değiştikçe yükselmesinin görüleceğini de ekledi.