Geçtiğimiz günlerde ilginç bir olay meydana geldi. Televizyon haber kanalları emekli MİT görevlisi Enver Altaylı’nın FETÖ soruşturması çerçevesinde önce gözaltına alındığını, sonra tutuklandığını duyuruyordu. Bu haber medyada sıradan bir olay gibi yer alsa da, haber değeri olan bir konudur. Nitekim bazı karanlık odaklar bunun farkında olarak, meseleyi hemen çarpıtarak kendilerine yansıması muhtemel boyutlarına ‘karartma uygulayarak’, konuyu kendi senaryolarına göre ele alıp yönlendirme yapmaya girişmekte gecikmediler.
“Meseleyi anlamak için CİA, MİT ilişkilerinin Soğuk Savaş şartlarına gitmek gerekir ki, o zaman kurulan sıkı bağların bugüne yansıyan uzantılarını, Soğuk Savaş’tan bugüne kalan tortularını, kurumlarını ve adamlarını yerli yerine oturtmak mümkün olabilsin. Aksi takdirde Soğuk Savaşın tortuları içinde onun çamuruna, kanına, kirine bulaşmış adamlarının yaratmak istediği bir çerçevede ne olup bittiğini anlamadan, her şey onların dizayn ettiği gibi akıp gitmeye devam eder.”
TEŞKİLAT-I GLADYO
Cumhuriyet döneminde bilhassa İzmir Suikastı vesilesiyle İmparatorluğun istihbarat yapısının, Teşkilat-ı Mahsusanın bütün unsurları tasfiye edildikten sonra askeri istihbarat ağırlıklı bir örgütlenmeye gidilmiştir. Batıyla ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla ve fiziki bakımdan dış bir örgütlenmeye gitmenin sorunları sebebiyle de yeterli milli bir istihbarat ağının oluşturulamamasından dolayı Soğuk Savaş, Batı sisteminin Türkiye’de istihbarı faaliyetlerini kolaylaştıran bir zemin meydana getirmiştir. Nitekim MAH’ın kurulması daha sonra MİT dönemi örgütlenmelerinde CİA ile doğrudan organik bir şekilde çalışıldığına dönük birçok eleştiri bulunmaktadır.
Gerek MİT yapılanmasında gerekse NATO örgütlenmesinde CİA başta olmak üzere Batının servisleri oldukça geniş bir alanda faaliyette bulunurken, hem bu yapılar içinde sözde tanımlanmış işbirliği çerçevesinde, hem de doğrudan ‘kendi karargâhlarına bağlı GLADYO gibi tanım dışı illegal örgütlenmelere’ gitmişlerdir.
“Dünya sistemi soğuk savaş yıllarında bu illegal yapılanmalar üzerinden iki şeyi mutlak kontrol etmeye çalışmıştır. Birincisi, Türkiye’nin Batı sisteminin belirlediği siyasete bağımlı kalması, başka bir yönde hareket etmemesidir. İkincisi ise, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve bunun sonucu hükümetlerin halkın talepleriyle hareket etmesi durumunda Batının çıkarlarıyla Türkiye’nin çıkarları çeliştiğinde hükümetleri devirecek, müdahaleleri yapacak ortamı yaratmak, darbeci cuntaları hazırlamaktır.”
SOĞUK SAVAŞ BİTMEDİ Mİ?
“GLADYO yapılanması, ordu içinde ve dışında ülkenin demokratikleşme sürecini istikrarsızlaştırıp seçimle gelen hükümetleri sabote edecek eylemler yapmak üzere bazı örgütsel faaliyetlerde kullanılmıştır. Türkiye’de demokratikleşme süreci, Tek Parti Yönetimine, onun siyasal geleneğinin dayandığı ‘batılılaşma ideolojisine’ karşı muhafazakâr, milliyetçi, yerli kültürden yana siyasi akımları iktidara taşıdığı için, gerek o zamanki CİA/MİT yapılanması, gerekse GLADYO örgütlenmesinin istikrarsızlık eylemlerinin hedefinde bu iktidarlar yer almışlardır. Bugün de bu durum değişmemiştir.”
Türkiye’deki BAAS’çı örgütlenme ‘sol’ diye takdim edilmiş, ‘sol’ adına hareket eden birçok örgüt kurulmuş, gençlik ve işçi hareketleri doğrudan bu karanlık merkezlerin çizgisinde terör eylemlerine taşınmıştır. Böylece Batılı servisler, bir taşla iki kuş vurup, ‘solu’ şiddetin içine sokarken, aynı zamanda ‘solu’ anti-demokratik bir çizgide, militarizmin içinde hapsetme fırsatını bulmuşlardır. GLADYO örgütlenmesi, milliyetçi-muhafazakâr gençlik ve siyasi hareketler üzerinde yapmak istediklerini ise, genellikle elemanlarını ya Atatürk karşıtı provokatif eylem hazırlanmasında, ya da gençleri şiddete ortamına çekecek çatışma ortamlarında kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Bunun içindir ki hem ‘sol’ diye sunulan zeminlerde hem de ‘sağ’ diye bilinen örgütlerde bu yapıların elemanları, ‘Soğuk Savaşın adamları’ vardır. Onlar kimdir ne yapmıştırlar, ne yapmaktadırlar? Yoksa Soğuk Savaş hala bitmemiş midir? (Bütün Türk, İslam âleminin Kurban Bayramını Kutlarım)