Belediye otobüsünde ‘şortlu olduğu için’ şiddete maruz kalan kadın haberi üzerine yazılanları okuyorum da, midem bulanıyor. Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında ‘şort giydiği için tekmelenen’ kadının anlattıklarını okuyoruz. Kimileri de ‘şiddete uğrayan türbanlı olsaydı’ başlıkları atarak ayrımcılığı körükleme derdinde!
İnanın arada ne fark olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Şiddete maruz kalan kadın şortlu olsa ne fark eder, türbanlı olsa ne fark eder? İki durum da yeteri kadar iğrenç değil mi? Kıyafet tarzına bakılmaksızın bir kadının şiddet mağduru olması size yetmiyor mu?
Ama derdiniz, sıkıntınız başka değil mi? Mal bulmuş mağribi gibi atladınız hemen olayın üstüne! Şiddete uğrayan kadın şortlu olunca ve kadının gazetelerinize anlattıklarına göre ‘şort giydiği için’ dayak yiyince, kendisine şeytan denilince, malzeme tamamlandı sizin için!
MAĞDURUN İFADESİ FARKLI
Gelin ben size olayın çok şaşıracağınız başka bir yönünü anlatayım!
Şiddete uğrayan kadının polisteki ifadesi, hiç de gazete sütunlarına ve köşelerinize taşıdığınız gibi değil. Mağdur kadın ifadesinde, otobüste otururken kafasına tekme atıldığını, bayıldığını ve ondan sonrasını hatırlamadığını, daha sonra babasının gelerek kendisini aldığını söylüyor. Ne şortu nedeniyle saldırıya uğradığını ne de şeytan suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını anlatıyor. Bu konuyla ilgili tek bir kelime dahi yok ifadesinde.
Durum böyle olunca insanın aklına bir çok soru geliyor!
Acaba şiddet mağduru kadını, kendi ayrımcı zihniyetinizi beslemek amacıyla yönlendirmiş olabilir misiniz? 'Şöyle anlat, böyle anlat' diyerek, olayı çok daha değişik boyutlara taşımak istemiş olabilir misiniz?
Bir kez daha tekrarlayayım ki, bu yazdıklarımı da kendinize malzeme yapmayın! Bir kadının; ister türbanlı, ister şortlu; şiddete maruz kalması hiçbir şekilde kabul edilemez. Şiddeti lanetlemek için sadece olayın kendisi bile yeterlidir.