0.75 x 0.75 mm’lik bir kitap düşündünüz mü hiç? Ancak mikroskopla okuyabileceğiniz? Düşünmesi, hatta görmesi, bir Bakü yolculuğu demek. Tokyo’da basılan kitap bir minyatür kitap sevdalısının koleksiyonuna girmek üzere Bakü’ye geliyor. 22 sayfalık ‘Dört mevsimin çiçekleri’ adlı kitapta illüstrasyonlar bile var. Yine Leipzig basımı 2x2 mm’lik bir başkası, Münih basımı 3.5x3.5 bir diğeri ekleniyor koleksiyona zaman içinde. Her biri ancak mikroskopla görebileceğiniz kitaplar. Diğerleri biraz ele avuca gelir cinsten ama nereden baksanız en büyüğü bir avuç içini geçmiyor.
Hepsi Azeri bir kadın koleksiyonere ait. 1982 yılında Moskova’da 1835 baskılı bir minyatür kitabı satın almakla başlıyor her şey. 35 yıl içinde o tek bir kitap, 8000 ciltlik bir kütüphaneye ulaşıyor.
Aslında bir müze kütüphane. Bakü’nün eski şehrinde 145 m2’lik bir alanda sergileniyor. Koleksiyonun içinde dünyada sadece o müzede bulunan 2913 minyatür kitap 2014’te Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor. Bu koleksiyonun sahibi Zarifa Salakhova adlı filolog bir girişimci kadın. Zarifa Hanım’ın kariyeri neredeyse bu minyatür kitap koleksiyonu üzerinden ilerliyor. Edebiyat ve kitap kültürü alanında çok sayıda ödül alıyor.
Azerbaycan tarihinin en önemli mimari eserlerinden olan Şirvanşahlar Sarayı’nın hemen yanı başında, çok sayıda turistin uğrak yeri olan müzede çeşitli kategoriler var. Koleksiyonun baş köşesinde Azerbaycan’da basılan minyatür kitaplar var ki, Haydar Aliyev himayesinde Nizami, Fuzuli, Nesimi gibi Azeri şair, yazar ve bilim adamlarının eserleri basılıp koleksiyona kazandırılmış. Hemen yanındaki camekanda mikro kitaplar ve nadir eserler, diğer yanında ise kutsal kitaplar yer alıyor. Daha sonra sırasıyla, Rusya Federasyonu’nda basılanlar, dünya liderlerinin eserleri yer alıyor. Bu bölümde Atatürk’ün nutkunun yer aldığı bir minyatür kitap da bulunuyor. Koleksiyonun diğer parçaları dünya edebiyatının önemli eserlerinden oluşuyor.
Müzeler kültürün yaşayan mekanları. Onları yaşatmak ise koleksiyonerlere, girişim sahiplerine ve elbette devletin himayesine bağlı. Azerbaycan’ı küresel alanda kültürel ajandaya dahil eden bu müze de, tam bir koleksiyoner-devlet işbirliğine dayanıyor.
Söz Bakü’den açılmışken, Bakü Hazar Denizi kıyısındaki Azerbaycan’ın modern başkenti. Gerçek anlamda bir vitrin şehir. 19.yy’da Avrupa mimarisi karması olarak özgün bir tarzda inşa edilen şehir bakımlı, düzenli ve estetik binalarıyla hem modern bir çehre, hem de UNESCO koruması altındaki ‘iç şeher’iyle tarihi bir çehreye sahip. Bakü’nün hafızalarda iz bırakan bir başka özelliği son derece temiz olması. Caddeler, sokaklar adeta bir ev temizliğinde. Hem beledi hizmetler, hem de halkın bunu sürdürme gayreti dikkat çekiyor. Her gece saat dörtte hemen tamamı kadınlardan oluşan belediye görevlileri, şehri güneşe hazırlıyor bir gayretle.
İnsan Bakü’yü görünce demek ki bir sistem kurunca her şey oluyormuş diyor.