1
Benzer kimi özelliklere sahip kişilerin bir araya gelerek ve kendilerini başkalarından yalıtarak oluşturduğu yaşama biçimlerini tanımlayan ‘gettolaşma’ kavramı daha çok toplumun alt sınıfları için kullanılıyor/kullanılmış olsa da, kendini başkalarından koparan her tür topluluk için kullanılabilir rahatlıkla.
Belli inanç gruplarını, bazı kavmi yapıları tanımlamak ve hatta damgalamak için ‘gettolaşmak’ kavramı çoğu kez seçkinlerin elinde bir hakaret mekanizması olarak iş görmüşken…
Şimdinin Türkiye’sinde bu kavram tam da bu elitlere yakışır bir işlev kazanmış durumda.
2
İstanbul örnekliğinden yola çıkarsak…
İstanbul’da öyle semtler var ki, o semtlerin belediye yönetimi, başka yerlerde işleyen mekanizma içinde değişmez.
Normalde yerel yöneticiler; geçmiş hizmetlerine ve gelecek vaatlerine göre değişirken, sosyal ve siyasal gelişmeler bu değişimde etkili olurken; İstanbul’un öyle semtleri var ki; bu etkenler orada işlevsiz kalır.
Geçmişte dile getirilecek bir hizmeti olmasa, insanları heyecanlandıracak bir gelecek vaadinde bulunmasa bile belli bir zihniyet orada hep işbaşında kalır.
Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Şişli’de hep CHP’li zihniyetin uzun süre yönetimde kalması işte böyle bir şeydir.
3
Aldous Huxley’in ‘Cesur Yeni Dünya’ isimli romanını bilirsiniz.
Hatırlatma babında: Güzel (Cesur) Yeni Dünya’da insanlar doğarak çoğalmazlar; ihtiyaca binaen fabrikada üretilirler.
Her sistemde olduğu gibi burada da ceza ve mükafat sistemi mevcuttur. Başarılı elemanların bir kısmı mükafat olarak dış dünyaya geziye gönderilir. ‘Dış Dünya’ dedikleri doğal hayattır.
Burayı ziyaret eden ‘Cesur Yeni Dünya’nın elemanları mesela kadınların doğuruyor olmasını anlayamazlar, şaşırırlar.
İşte tıpkı onlar gibi; belirli semtlerde ve (Bodrum gibi) bazı şehirlerde kümelenmiş CHP zihniyetliler normal Türkiye’yi okumakta ve anlamakta zorlanmaktadırlar.
Her ne kadar; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, özellikle ‘adalet yürüyüşü’nden sonra dinden bahsediyor, tezlerine dini referanslar getiriyor olsa da durum değişecek değildir.
Onların Türkiye’den ve Türkiye’nin gerçeklerinden yalıtılmış olmaları, onların üzerinde tarihin bir tecellisidir. Cumhuriyet Projesi’nin mamulleri olarak onlar hiçbir zaman Türkiyeli olamayacaklardır.
Belki de aklıselim Türkiyeliler için; bu arkaik kalıntıları tarihi bir değer olarak koruma görevi bile söz konusu olacaktır.
Gidiş oraya doğrudur.