Başından beri ısrarla “olmaz, olamaz” dedim. Mahzurlarını ortaya koyup, işe yaramayacağını söyledim. Ama illüzyonistler, göz bağcılar, hayallerle yatıp kalkanlar ısrarlarını sürdürdü. Pişirip, pişirip milletin önüne koydu… Cumhurbaşkanı Erdoğan, içten Abdullah Gül ile vurulmaya çalışıldı. Bu senaryo üzerine hesaplar yapıldı. Bir “çatı adayıdır” tutturulup gidildi. Gül de bu işe istekliydi, ama olmadı, olamadı.
Olamazdı da, çünkü yapılan hesaplar gerçekçi değildi. Kimden oy alabilir Abdullah Gül?
AK Parti’den mi? Orada Erdoğan varken mümkün değil! CHP’den mi? Çok zor, gördünüz işte tepkileri!
MHP’li seçmenden mi? Hiç mümkün değil! MHP açıkladı Erdoğan’ı desteklediğini. Ayrılıp gidenler de Akşener’in peşinde.
Geriye bir Saadet kalıyor, bir de HDP. Zaten Gül’ü allayıp pullayıp ortaya atanlar, sürekli olarak “Kürt oyları” diyorlar. Ben buna katılmıyorum, bu noktada da bir algının sürdürüldüğünü düşünüyorum. Ayrıca, o oyların tamamını alsa ne olur? Diğer seçmenlerden destek göremedikten sonra!
Olmaz, ama oldu diyelim. Abdullah Gül’ün 100 bin imza toplayarak, SP desteğiyle er meydanına çıktığını düşünelim! Görülür o zaman siyasetteki ağırlığı! Seçim ilk turda bitmezse, ikinci tura kalması bile zordur. O da zaten bu görüntünün ortaya çıkmasını istemez. Böyle bir hesabın içinde yer almaz.
Şimdi kimse “Akşener ikna edilseydi, Kılıçdaroğlu şöyle yapsaydı farklı olurdu” gibi tezlerle ortaya çıkmasın. Siyaset, öngörü gerektirir. Azıcık öngörüsü olan da bütün bunların bir araya gelmeyeceğini bilir. Ayrıca, sandık sonucu masa başında belirlenmez. Türkiye’nin seçmen tablosuna uymayan bütün hesapların bozulması kaçınılmazdır. Sürü psikolojisiyle hareket eden koyunlardan değil, insandan, seçmenden bahsediyoruz.
Masa başında hesap yapıp siyaset mühendisliğine soyunanlar, nihayetinde siyasetin acı gerçekleriyle yüz yüze gelmeye mahkûmdur!
***
İllüzyon bittiğine göre şimdi ne olacak?
Öyle görülüyor ki, her parti kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkaracak. Şimdilik Erdoğan’ın dışında Akşener ile CHP’nin adı belli olmayan adayı garanti. Bir de SP ve HDP’nin çıkaracağı adaylardan bahsedilebilir. Yürürlükteki mevzuata SP adayının ortaya çıkabilmesi için 100 bin imzaya ihtiyaç var.
Şimdi de yeni hesaplar yapılıyor…
“Erdoğan’la Akşener yarışacak” diyenler var. Nasıl olacak bu? Garantisi var mı? Seçim ilk turda biterse, ne Meral Akşener ortada kalacak, ne de CHP’nin göstereceği aday.
Ayrıca, çok önemli bir nokta atlanıyor. CHP’nin adayı henüz belli değil. CHP, iyi bir isim çıkarıp, Genel Merkez’i ve örgütüyle güçlü destek verirse ne olacak? Doğaldır ki, Meral Akşener’den daha fazla oy alacak. Bence ihtimal yok, ama Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa, Erdoğan ile CHP’nin adayı yarışacak. Bu tabloyu tersine çevirmenin tek yolu var. CHP’nin son derece düşük profilli bir aday çıkarması. Aynı zamanda o adaya da destek vermemesi. Üstelik, o şartlarda bile sonucun ne olacağını kestirmek zordur. Geriye tek bir yol kalıyor: O da Kılıçdaroğlu’nun kameraların karşısına çıkıp. “Adayımız Meral Akşener’dir” demesi.
Olacak iş değil ki bu…
CHP ha kapısına kilit vurmuş, ha Kılıçdaroğlu bu tür bir açıklama yapmış! Böyle bir tavır siyasetin doğasına aykırı, olmaz, olamaz. Bu senaryonun uygulanabilmesi için çok büyük bir karşılığının olması gerekir. Ancak, o da yetmez. Üstüne bir de CHP kurmaylarının seçmenin karşısına çıkıp, ikna etmesi şarttır. Demek ki, olacaklar belli: 24 Haziran’da Erdoğan’ın karşısında Meral Akşener ve CHP’nin göstereceği aday yer alacak. Laf olsun, parti tabanı dağılmasın, düşüncesiyle çıkarılacak diğer adayları ise saymıyorum.
***
İllüzyonlar bitti, gerçeklerle karşı karşıya kaldık artık…
Erdoğan dışındaki adayların ilk turda sonuç almaları mümkün değil. İlk turda, ikinci turda Erdoğan’ın karşısına çıkabilmek için sandıkta en yüksek oyu almak için çabalayacaklar. Seçim ilk turda sonuçlanırsa, zaten oyun bitecek.
İnanmadığımı, seçimin ilk turda biteceğini hep tekrarlamama rağmen, diyelim ki öyle olmadı. İş ikinci tura kaldı. Erdoğan karşıtı muhalefetin, ilk turda farklı adaylara oy veren bütün seçmenleri birleştirmesi lazım.
Bu da kolay değil!
Tekrar başa döndük mü şimdi? Demek ki, masa başı hesaplarla, siyaset mühendisliği ile, hayaller, illüzyon ve algılarla olmuyormuş. Kabul etmek gerekir ki, siyasetin de kendine has gerçekleri var!