Son yıllarda hemen her sezon bir Osmanlı dizisini, yani ceddimizi anlatan hikayeleri, o günleri adeta tekrar atalarımızla yaşarcasına heyecanla izliyoruz.
Rolleri için en ince ayrıntıyı atlamadan kılıktan kılığa bürünen oyuncuların ve bazı şeyler yeniden yorumlanıyor olsa da, saraylardaki entrika dolu aşk hikayelerinin bizleri ekrana kitlemesinde payı büyük…
Tabii ki bu merak ve ilgiyle bir yandan dizileri heyecanla izleyip akşamlarımızı belki daha çok evde geçirir hale gelirken bir yandan da atalarımızı tekrar tekrar tanımaya başladık…
Bence bu işi en güzel TRT yapıyor.
Mesela Osmanlı hanedanının kurucusunun babası Ertuğrul‘la nasıl şanlı bir millet olduğumuzu, dürüstlüğü, adaleti…
Osmanlının son dönemlerinin kaderini çizen Abdülhamit’le onun düşüncelerine, yaptıklarına ve fırsatı olsaydı yapacaklarına hayran kaldık.
Günümüzde dahi Abdülhamit’in fikirlerinden faydalanıldığını fark ettik…
”Ne güzel şey böyle şerefli bir millet olmak” demenin gururunu yaşadık çoğu zaman ekran başında…
Hatta ben diyorum ki; Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi’den başlayarak daha fazla hükümdarın hayatının anlatıldığı diziler çekilmeli…
Alınan reytinglerden, hele ki e- devletteki soy ağacı sorgulama sistemini çökertmemizden sonra aslında geçmişimizi ne kadar merak ettiğimizi bir şekilde anlıyoruz.
Bu sonuçtan yola çıkarak “geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez” tezini doğrulamamak mümkün değil.
FARKINDA MIYIZ?
Bildiğiniz gibi geçen hafta otizm farkındalık haftasıydı…
İçinde olmaktan büyük mutluluk duyduğum, aralarında kıymetli büyüğüm Monik İpekel ve hepsi birbirinden değerli, yürekleri adeta bu özel çocuklarımıza faydalı olabilmek için atan Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği’yle beraber Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu’nun eşi Didar Kafaoğlu’nun davetiyle soluğu Balıkesir’de aldık.
Oradaki çocuklarımızla ve aileleriyle kısa bir zamanda olsa kaynaşabilmek, birbirimizin elini tutup gözlerine bakabilmek, karşılıklı şarkılar söylemek, hepimiz için kıymetli ve anlamlı saatlerdi.
Böyle günlerin sadece bir güne sığdırılmaması gerektiğini, o ailelerin ve çocukların her zaman toplumla iç içe yaşamaları gerektiğinin altını çize çize, tekrar tekrar birbirimize hatırlatmamız ve birbirimiz üzerinden ellerimizi çekmememiz gerektiğini farkında olmamızı bir kez daha hissettirdi farkındalık haftası…
Bu anlamda başı çeken makam ve kurumlar kadar bireyselliğinde çok önemli olduğuna inananlardanım.
Dilerim bu günler gün olmaktan çıkar ve dilerim gerek görme engellilerimiz, gerek otizm, Down Sendromu gibi bu özel insanlarımız ve çocuklarımız okullara kayıt zamanı geldiğinde de yahut iş başvuruları yaptıklarında da kapı kapı gezmek zorunda kalmazlar.
Dilerim toplum olarak daha fazla empati kurmaya gayret ederiz.
İşte yeni keşfettiğim yer!
Eminim baharın gelmesiyle sizin de içinizdeki kelebekler kanat çırpmaya başlamıştır.
Ben şahsen güneşli havaları görünce evlere sığamaz oluyorum.
Nerede bahçe, park, bir ağaç altı görsem şöyle bir yayılasım, o bahar havasını ciğerlerime kadar çekesim, kuşları kovalayasım geliyor.
Bir de yeni yerler keşfetmek tabii ki…
Geçen günlerde bir arkadaşımla konuşurken ‘Yahu sıkıldık hep aynı yerlere gitmekten. Yok mu farklı yerlerde, yeni açılan mekânlar?’ dedim. O da ‘Bak seni bir yere götüreceğim’ dedi.
Ve şanslıyız ki güneşli bir günde Balat’ta sahil şeridinde HABB’ın yolunu tuttuk.
Son zamanlarda Karaköy’ün ardından Balat da yenilenen yüzüyle merak edilen yerler arasında başı çekiyor.
Dört katlı tarih ve bugünün mimarisiyle harmanlanmış binaya girdik.
Ben sadece bir restoran kafe görmeyi beklerken karşımda ilk iki katı hemen herkesin rahatça alışveriş yapabileceği, birbirinden yeni ve başarılı tasarımcılarının koleksiyonlarının yer aldığı alışveriş katıyla karşılaştım.
Tabii ki her alışverişi seven kadın gibi şöyle bir ürünleri karıştırdım.
Ardından üst kata çıktık ve eşsiz bir Haliç manzarasıyla gerçek bir Türk kahvaltısını, ihtişamlı bir sunumla mideye indirdik…
Saate baktığımızda zamanın nasıl su gibi akıp geçtiğine şaşırmadan edemedik doğrusu… Benim gibi yeni yerler keşfetmek isteyenlere bu konsept mekâna gitmelerini, teras katta bir kahve içmelerini tavsiye ederim.