Bugün değerli okurlarımın izniyle 25 Aralık günü Gaziantep’te gittiğim bir toplantıyı size özetleyeceğim. Gaziantep bugün 2 milyon civarında nüfusu olan ama ilaveten kabaca 350-400 bin kadar da Suriyeli insanı ağırlayan bir kent. Gaziantep bugün ülkemizin belki de yedinci en kalabalık kenti. Güneydoğu Anadolu’nun da birinci en büyük sanayi kenti. Hatta denilebilir ki Türkiye’nin hâlâ yaşanan en eski kentidir. Bugün Gaziantep Valisi 2015 yılında göreve gelen Sayın Ali Yerlikaya ve Belediye Reisi de 2014 yılından bugüne kadar görevde olan Sayın Fatma Şahin Hanımefendi.
Bu kentte okuryazarlık yüzde 90 oranının üzerindedir. Kentte dört de üniversite bulunmaktadır. Gaziantep 1987 yılında Büyükşehir oldu. İki ilçe Şahinbey ve Şehitkamil de Büyükşehir sınırlarına dâhil edildi. Gaziantep sanayi üretimi, ihracat ve ticarette Türkiye beşincisidir. Ülkenin toplam ihracatında Gaziantep’in payı yüzde 13 kadardır.
Ancak Gaziantep’in, bana sorarsanız en büyük özelliği geçmişi unutmaması, yani hafızasıdır. Gaziantep “Gazi” adını neden aldığını hiç unutmayan bir kenttir. Nasıl almıştı?
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi ile Osmanlı parçalanmış ve Antep 17 aralık 1918 tarihinde Birleşik Krallığa ve sonra da 5 Kasım 1919 tarihinde de Fransızlara verilmiş. Ama halk bunu kabullenmemiş. 1920 yılında halk Fransızlara isyana ve durumu değiştirmek için mücadeleye başlamış. Gene 1920 yılında bir Fransız Süvari Birliği pusuya düşürülmüş, sonra da Şahin Bey 200 kişilik milis gücü ile Fransızlarla çarpışmış. Önceleri halk hep beraber direnmiş ama sonunda 9 Şubat 1921 tarihinde teslim olmaya mecbur olunmuş. Tam 10 ay sonra da 25 Aralık 1921 tarihinde ise Ankara Anlaşması ile Fransızlar kenti terk etmek zorunda kalmış. İşte bugünkü Gaziantepliler yıllar önce kentin savunmasını yapan hemşerilerini ve şehitlerini unutmamış bulunuyorlar. Nasıl unutulur ki? Gaziantep bu savunmada tam 6317 şehit vermiş.
Ancak Gaziantep Valisi, Belediye Reisi, Milletvekilleri ve Bakanları ile, gelmiş geçmiş yöneticileri ile, iş insanları ile, kurumsallaşarak kültürünü, tarihini ve savunmayı yapanları unutturmamaya başlamış. Gaziantep kentin müthiş savunma çabasının unutulmaması için kurumsallaşmayı seçmiş. Fatma Şahin yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi Gaziantep ile ilgili kültürel projelerin ve yayınların tümünün herkese ulaşabilmesi için çaba sarf ediyor. Kentte bir Kültürel Projeler Komisyonu kurulmuş. Bu komisyonun çabaları ve Belediye‘nin desteği ile de Dr. Halil İbrahim Yakar tarafından derlenen bir kitapla Gaziantep savunmasının hatıra ve belgelerini toplayan, geçmişi de içeren bir kitap da basılmış.
Ben de Gaziantepli bir ailenin oğlu olarak bu yıl Gaziantep Üniversitesi’nin büyük kongre salonunda yapılan 25 Aralık 2015 günü yapılan 94’üncü anma törenine, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin tarafından davet edildim. Tabii ki de büyük bir şevk ile gittim.
Gaziantep bu toplantıda, daha önce de her yıl yaptığı gibi, bu yıl da 25 kadar Antep savunması kahramanının ailesine (tabii kim temsil ediyorsa ona) ödüllerini verdi, katkılarını andı.
Bundan sonra da Gaziantep’in çocuğu olan veya kente büyük katkılar yapmış olanlara ödül törenine geçildi. Yer nedeniyle herkesi sayamıyorum. Vehbi Dinçerler, Alaattin Yavaşça, Arif Güzelbeyoğu, Hasan Celal Güzel, Hasan Göğüş ve Oğuz Hakdemir gibi tanınan kişiler ve daha birçok kişi ödüllendirildi. Gaziantep unutmuyor, anıyor ve ödüllendiriyor. Belediye de bu işin sahibi. Söylenecek tek şey “Bravo Fatma Şahin!”
Bu arada unutmayalım! Gaziantep bir de uluslararası gastronomi ödülü aldı. Gaziantep’in dillere destan gastronomi kültürü, dünyanın 116 en seçkin kentinin dahil olduğu “UNESCO Kreatif şehirler” ağına dahil oldu, kentin gastronomideki yaratıcılığı da tescil edildi. Belediye’ye bir teşekkür daha!