Geçtiğimiz sezonun başında.
Yine Burak Yılmaz transferi gündeme gelmiş,
Beşiktaş taraftarı konuyu çok üst perdeden ele alıp,
“İstemezük” demişti.
Ben dahil.
Lakin garip olan,
Konuya direkt muhatap kişinin,
Yani Şenol Hoca’nın,
Fikrini bilmemiş,
Duymamış,
Hissetmemiştik.
Merakımız Şenol Hoca’nın hem Burak Yılmaz transferine ne düşündüğüydü,
Hem de
Beşiktaş taraftarının verdiği tepkiye ne dediğiydi?
Gerçi, Beşiktaş Kulübü Başkanı’nın,
“Ben taraftarın ne dediğine göre hareket etmem, istersek alırız” dediğini duyduk da
Böyle bir transfer söz konusu muydu,
Onu bilemedik.
Zira artık her şey günümüzde
Dördüncü, beşinci ağızların köprü oluşuyla ortama servis ediliyor.
Ortam makulse, istenilen minvalde rahatça hareket edilebiliyor.
Geldiğimiz seviye maalesef bu.
****
Peki, Beşiktaş taraftarı Burak Yılmaz’ı neden istememişti geçen sene.
Katli vacip, en birinci mevzu;
Galatasaray’da oynarken bir Beşiktaş maçında
Kendini ceza sahasında,
Tiyatro şaheseri kıvamında yere bırakması,
Neticesinde kazanılan hayali penaltının gole çevrilmesiyle,
Beşiktaş’ın yarıştan kopması.
Başlıca sebep bu.
Senaryoya uyup, hakkımızı alan adamla;
Aynı camia altında olmamak.
Hatırlayacaksınız ortalık ayağa kalkmıştı.
Ve içinde bulunduğumuz günlerde,
Yine bir Burak Yılmaz transferi söz konusu.
Yine yetkili ağızlardan ses yok.
Yine dördüncü, beşinci ağızlar yön vermeye çalışmakta konuya.
Nabız şerbetten geçilmiyor yani.
Ve bu sefer,
Geçen seneki gibi ‘İstemezükcüler’ yok ortada.
Var da!
Kısmi.
Ciddi bir azalma söz konusu.
Peki insanların fikirleri neden mutasyona uğradı?
****
En başlıca sebep,
Bu transferi Şenol Hoca’nın çok istediği fikri ortaya atıldı.
Ve taraftara benimsetildi.
Şenol Hoca’yı işaret edip,
Onu koz olarak kullanmada sebep de
Geçtiğimiz sene içinde taraftarın
Şenol Hoca’ya olan güveninin tavan yapması.
‘Madem her fırsatta Şenol Güneş’ diyorsunuz,
O zaman onun istediği oyuncuya da ‘Bıdı bıdı’ yapmayacaksınız.
“Bilinçaltısı” şırınga edildi camiaya.
Ve haliyle birçok insan,
Şenol Hoca’ya olan güveni ve sevgisiyle,
Onun Burak konusundaki ısrarı arasında sıkıştı.
İşte Burak mevzusundaki ılıman ortamın sebebi bu.
Eski haykırışlar,
O kalburüstü isyanlar,
‘Burak gelirse ben maça gitmem’ diyenler,
“Gol atarsa biz ‘Gol’ diye mi bağıracağızlar” yok artık.
Elbette dediğim dedikçiler,
Lafının arkasında duranlar,
Hoca istiyor diye kızılcık şerbeti içenler mevcut hala.
Lakin işin tuhafı,
Böyle bir transferin mevzubahis olduğunu,
Yetkili bir ağızdan yine duymamış olmamız.
Hani biz kendimiz mi çalıp, kendimiz mi oynuyoruz diye tribe giriyorum bazen iyi mi?
****
İşin özü, bu kadar arama tarama ve scout ekibi ve keşfedilmemiş binlerce topçu varken,
Neden ille de Burak?
Eyvallah?
Tanjuvari vuruşları olmasa da gol şansı yüksek futbolcu.
Şenol Hoca’nın elinde iyi işler de çıkartabilir ama orta yere bakıldığında,
Transferi söz konusu takımın taraftarı tarafından,
Menfi olmak kaydıyla,
Bir kamyon laf yemiş bir topçudan bahsediyoruz.
Tribün psikolojisi farklıdır.
‘Gözünün üstünde kaş var’ modeline girildi mi?!
Geçmiş olsun.
Ronaldo olsa hava.
Yazmayla olmaz yani.
O yüzden heyecanlandırır mı?
Enerjiyi toplar mı tartışılır.
Ve yazıyı son dönem Fransız sineması modeli bitiriyorum.
Finali izleyenlere bırakıyorlar ya,
Öyle….