Rus büyükelçinin öldürülmesi, giderek sağlamlaşan Türk-Rus ilişkilerine vurulmak istenen en büyük darbedir. Bölgede, özellikle Suriye krizinin çözümünde ön alan iki ülkeye verilmek istenen mesajdır. Evet, bu ve benzeri değerlendirmeler çok yerinde tespitler.
Ancak bu olayın, Türkiye’nin geleceği açısından çok daha tehlikeli bir boyutu var. Rus büyükelçi suikastının, dış istihbarat destekli bir FETÖ eylemi olduğu neredeyse su götürmez bir gerçek. Bu kadar emin konuşmamın nedeni ise şimdi yazacaklarım.
Her ne kadar bazı çevreler, her zaman olduğu gibi, olayı başka bir zemine oturtmak istese de, suikastı gerçekleştiren Mert Altıntaş’ın El Nusra ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Bu polis memuru FETÖ tarafından özel yetiştirilmiş bir militan. FETÖ’nün en şaibeli 2012 yılındaki sınavla polis okuluna girip 2014’te mezun olan Mert Altıntaş’a verilen talimat, radikal örgütlerle bağlantıya geçmesi ve kendini gizlemesi. Altıntaş’ın evinde yapılan aramalarda radikal yayınlar ele geçirildi. Ancak, işin ilginç yanı kitapların kapaklarının dahi açılmamış olması. Suikastçının FETÖ bağlantısını gösteren diğer bilgileri dün AKŞAM gazetesinin manşetinde okudunuz zaten. Bu ismin FETÖ tarafından özel yetiştirilmiş kripto militanlardan biri olduğuna dair şüphe yok. El Nusra hamlesi ise, Altıntaş’ın FETÖ militanlığını maskelemek için kullanılan bir yöntem.
KRİPTOLAR A DİKKAT!
İşin endişelenmemizi gerektirecek tehlike boyutuna gelecek olursak!
İstihbarat birimlerine göre; bu eylem, FETÖ’nün dış istihbarat destekli, doğrudan içinde yer aldığı ilk kişisel eylem. Ve devletin içinde Mert Altıntaş gibi, Rus büyükelçiye suikasta benzer eylemlere hazır çok sayıda kripto FETÖ’cü var.
Peki, bu tür eylemlerin amacı ne; tabii ki KAOS!
KAMİKAZELER DEVREDE!
Bugün, kişisel eylemlerle ülkede kaos ortamı oluşturmaya çalışanlar, yarın FETÖ, PKK, DEAŞ gibi taşeron örgütleri kullanarak kitleleri sokağa dökmek isteyecek. Haince hedefleri olan bu güçlerin, kitlesel eylemler sırasında insanların üzerine ateş açtığını düşünebiliyor musunuz? Kimse bana, 15 Temmuz gibi bir kalkışmaya, Rus büyükelçisine suikast düzenlemek gibi bir eyleme imza atanların böyle bir şey yapmayacağını veya yapamayacağını anlatmaya kalkmasın. Daha önce kendi adamlarını tahliye için kamikaze savcılarını kullanan örgüt, önceki gün de ‘silahlı kamikaze’yi sahneye sürdüğüne göre, tehlikenin gittikçe büyüdüğü açıkça görülüyor zaten...
İşte üzerinde en çok kafa yorulması ve bir an önce harekete geçilmesini gerektiren nokta bu!
Bu tehlikeyi önlemenin en önemli yolu da, güçlü istihbarat ve güçlü istihbarat servisleridir. Dostluk, yakınlık kriterleri bir kenara bırakılarak; devleti, bu örgütleri, eylem çeşitliliğini çok iyi bilen yetkin isimlerden istihbarat birimleri oluşturmak şart oldu artık.
Dost acı söyler!