FETÖ mücadelesinde ölçü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "kökü kazınıncaya kadar temizlik sürecek" seviyesidir. Hiç kimsenin bu seviyenin ne altında kalmaya, ne de bu seviyeyi zedelemeye, gölge düşürmeye ne hakkı ne de haddi vardır.
Temizlik süreci hiç kuşkusuz zorlu ve zahmetli bir süreç. Ancak bu süreç de konumları gereği aktif rol üstlenmesi gerekenlerin; son derece titiz, özenle, sulandırmadan, soğutmadan, ertelemeden, örtmeden ve hiç kimsenin hiç kimseyi kayırmadan bu ihanet şebekesinin kökü kazınıncaya kadar temizliği yapması gerekiyor. Bu noktada hemen belirtilmelidir ki, bu temizlik çalışması yapılırken sapı samana bilinçli bir şekilde karıştırmak isteyenlere, Cumhurbaşkanımız ifade ettiği gibi “at izini it izine” bilerek karıştıranlara ve böylece aslında FETÖ’ nün gerçek yüzlerinin daha fazla gizlenmesine yarayacak davranışta bulunanlara da dikkat etmek gerekir. Unutulmamalıdır ki, bu hain örgüt kriptolaşma yeteneğiyle son nefesine kadar kriptoları üzerinden pozisyonunu korumaya çalışacaktır. Ve yine unutulmamalıdır ki, örgüt bu yeteneğini kirli ve karanlık işleri, komploları, kumpasları, karalama ve iftiraları için geliştirmiştir.
Ayrıca FETÖ elemanlarının suçunu gizlemek için suçunu deşifre edebilecekleri aynı suçla karalamayı, itham etmeyi bir yöntem olarak sık sık kullandıklarını da unutmamak gerekir. Esasen bir istihbarat tekniği olan bu yolu, FETÖ nün henüz deşifre olmamış ama hâlâ etkili görevlerde olan özellikle son halka da konumlanan kripto unsurlarının kullanabileceğini hesaba katmak gerekiyor.
Ayrıca bu temizlik çalışmasında özellikle FETÖ kriptolarının tezgâhlarıyla yapılabilecek muhtemel hataların aslında suçsuz olan bireyler ve onların aileleri üzerindeki etkisi çok ağır olur. Zira FETÖ ihanet şebekesinin vatan hainliği lekesinin yanlışlıkla da olsa suçsuz insanlara bulaştırılması katlanılması zor bir durumdur. Bu yüzden gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse Başbakan özellikle valiler toplantısında adil olunması gerektiği ve her şey den önce titizlikle ve doğru bir biçimde ve tabii ki hiç kimseyi de kayırmadan bu temizliğin yapılması gerektiğinin altını defalarca çizdiler.
Bu noktada aslında doğru ve isabetli FETÖ temizliği için güvenilir yöntemler var. Bu çerçevede örgütün deşifre olan kriptolu haberleşme yöntemlerinin yanı sıra örgütün giderek artan itirafçılarının bilgileri, hücre evlerinden ve örgüt elemanlarından ele geçirilen deliller, özellikle 17-25 Aralık darbe girişimi sonrası FETÖ ele başının direktifiyle Bank Asya ya para akışı yapılması gibi o dönem yeniden mevzilenen ve derinleşen örgütsel bağların deşifre edilmesi gibi hususlar FETÖ ihanet şebekesine karşı yürütülen temizlik faaliyetinin güvenilir yol göstericileridir.
Bu zeminde hemen belirtilmelidir ki, FETÖ ihanet şebekesine karşı yürütülen tasfiye sürecini baltalamak adına da daha çok dışarıya yönelik algı oluşturmaya çalışıldığını da göz ardı etmemek gerekir. Nitekim FETÖ nün geleceği konusunda; hâlâ tamamen pozisyonunu terk etmeyen, örgütten umudunu kesmeyen, beklentisini sonlandırmayan ve “ne olur olmaz “ ihtiyatını korumaya çalışanlar olduğunu ve bunlarında asıl dayanaklarının bu örgütün efendileri durumunda olan küresel baronlar olduğunu görmek gerekiyor. Bu yüzden bu örgütün özellikle ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerdeki varlıkları ve içinde oldukları kirli ve karanlık ilişkileri deşifre olmadıkça ve ağırlıkları sürdükçe doğrudan veya başka yapılar eliyle Türkiye’yi sıkıştırmaya, ülke ve millet bütünlüğüne açık veya örtülü hamleler yapmaya gayret edeceklerdir.
Son bir hatırlatma; İzmir’de hazırlanan FETÖ’ nün ekonomik ayağıyla ilgili savcılık iddianamesinde; Papa 2. Jean Paul tarafından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen 'in “gizli kardinal” olarak atandığı belirtiliyor.
Bu durum aslında her şeyi anlatıyor…