Bugün 30 Ağustos. Hani o 95 yıl önce İngiliz Başbakanı Lloyd George’nun başımıza musallat ettiği Yunan General Trikopis ve itlerini denize döktüğümüz gün…
225 bin askerle geldiler, 207 binle karşılarına çıktık. 90 bin tüfeğe sahiptiler, 85 bin denkleştirebildik. Onlar, 4.419 makineli tüfekle ölüm kusarken, bizde 2.864 tane vardı. Yunanlılar, 4 binin üzerinde kamyona sahipken, biz 198 kamyonumuzu kağnılarla takviye ettik. 50 tayyareye 10 taneyle karşılık verdik.
Ama başardık, denize döktük.
Mustafa Kemal Paşa, ne demişti Afyon Şuhut’ta büyük taarruz emrini verirken:
-Bundan sonrası Allah’ın yardımına, anamın dualarına ve askerimizin kahramanlığına kalmıştır.
Bedir’de de bin küsur adam vardı. 500’ü atlı, gerisi develi ve yaya. Peygamber’in yanındakiler ise, sadece 312 kişiydi. Allah’ın yardımıyla bir mucize gerçekleşti ve orada da aynısı oldu.
Bitmedi ama:
Bedir’deki o savaş da, Anadolu’daki o milli mücadele de değişik şekillerde bugün devam ediyor…
***
Peygamberimiz döneminde Bedir’de “İslam’a geçit vermeyiz” diyorlardı. Bugün de aynı kafa hayatiyetini devam ettirmiyor mu?
Bakın Avrupa’daki İslam düşmanlığına!
Milli Mücadelede de başını İngilizlerin çektiği emperyalistler vardı karşımızda. Niyetleri ve sloganları da belliydi:
“Geleceğim, senin bağımsızlığını elinden alacağım ve sömüreceğim.”
Nasıl yapacaklarını da Sevr Antlaşması’nda deklare etmişlerdi. Bütün Avrupa birleşmiş, Anadolu topraklarını dört parçaya bölmek için anlaşmıştı. Osmanlı’ya da “Sen İstanbul’da otur, keyfiye bak” denilmişti.
Peki şimdi ne yapıyorlar?..
Aynısını! Bir yandan PKK’ya destek verip, diğer taraftan “Ermeni Soykımı” iddialarını destekleyerek aynı yolda yürüyorlar. AB yolunda olmadık dayatmalarda bulunup, bağımsızlığımızı elimizden almaya çalışıyorlar.
Alman Başbakanı Merkel’e bakın…
Kadın 43 yaşına kadar Doğu Almanya’da komünist kafasıyla yetişmiş. Bugün kalkmış “demokrasi ve insan hakları” maskesi takarak, bize demokrasi dersi vermeye çalışıyor!
“Teşbihte hata olmaz” derler. Bu durum, bir fahişenin namus dersi vermesinden farksız bir şey!
***
Biz 100 yıl önce ne yaşamışsak, bugün de benzerlerini yaşıyoruz, biliyor musunuz?..
O dönemde de Anadolu insanına kan kusturan Ermeni çetecilerle işbirliği yapanlar vardı.
Osmanlı coğrafyası, Batı hayranlarıyla doluydu.
İşgalcileri ayakta alkışlayanlar, makam-mevki için işgalci subayları geçerken “Çok yaşa” diye bağıranlar vardı.
“Batı çok güçlü” diyorlardı. “İki baldırı çıplakla çete kurarak, vatanın kurtarılamayacağını” söylüyorlardı.
Cepheden firar edenler, canını ve ırzını korumak için kaçan insanların mallarını yağma ediyorlardı.
TBMM’de İngilizlerin Anadolu üzerindeki emelleriyle ilgili yapılan gizli oturumda Mustafa Kemal Paşa, işte onları işaret ediyordu:
-Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.
Böyle bir düşüncenin “ahlaki zafiyet” olduğuna işaret ediyordu.
Bugün neler olup bittiğini anlayabilmek için, o dönemi iyi bilmek ve tahlil etmek lazım. Bakın, Güney’den gelen İtalyanlar ve Fransızları saymıyorum. Anadolu’yu işgal etmek için Ege’den tam 16 tümenle girdiler.
Bundan bir yıl kadar önce de yine aynısını yaptılar. Bu defa 15 Temmuz’da içeriden saldırdılar. Tıpkı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi içerideki unsurlarını devreye soktular. O zamanlar da vardı ellerinin altında bu tür organizasyonlar. Kimi din adına hareket ediyordu, kimi etnik sebeplerle yönetilip yönlendiriliyordu.
Bir Osmanlı Generali olan Ermeni Bogos Nuğbar Paşa’nın Fransızlara yazdığı mektup ortada. “Hani bize devlet kurduracaksınız?” demişti:
“Kullandınız, kullandınız, sonra da yüz üstü bırakıp kaçtınız.”
Fransızlar, bugün işte bu psikolojiyle Ermenilere kol kanat geriyorlar. Amerikalılar ve Almanlar da bugün aynı psikoloji içinde FETÖ’cüleri koruyup kolluyorlar. Tarihi biraz bilirsek, bugün yaşananları daha rahat çözeriz. 30 Ağustos kutlu olsun…