Başbakan Erdoğan, üç gün önce Trabzon’daydı. Mitingde konuşurken, önemli bir kişiden bahsetti.
Kaldı ki olumlayarak bahsetmişti. Ve o şahıs hakkında pozitif manada konuşan, üstelik bunu görevdeyken dillendiren ilk başbakan oldu. İşte o şahıs, Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’di.
1923’te katledilen Ali Şükrü Bey üzerinde çokça yazılıp çizildi. Bir ben eksiktim! Bu eksikliği gidermek lazımdı. Şimdi bu “lüzumu” yerine getiriyorum. Ali Şükrü Bey, Osmanlı meclisi olan Meclis-i Mebusan üyesiydi. İstanbul’un 16 Mart 1920’de işgali üzerine, Meclis yaklaşık bir ay sonra kapatıldı. İki hafta sonra TBMM açıldı. Ali Şükrü Bey, TBMM’de milletvekilliğine devam etti. Burada bir parantez açalım: Demek ki Ali Şükrü Bey, milli mücadele yanlısıydı. Parantezi kapatıyorum. TBMM’nin ilk yıllarında iki grup oluşmuştu. İlki Mustafa Kemal Paşa’ya kayıtsız şartsız bağlı olan grup; diğeri ise muhafazakar, dindar tonları baskın olan ve adına “2. Grup” denilen gruptu.
Ali Şükrü Bey, 2. Grup’un önde gelen ismiydi. Meclis’te en çok söz alan ve Mustafa Kemal’i şiddetle ama seviyeyi hep muhafaza ederek eleştiren bir isimdi.
O kadar ki Mustafa Kemal Paşa Hakimiyet-i Milliye gazetesini kurunca, Ali Şükrü Bey buna karşılık vermiş ve o da Tan gazetesini kurmuştu. Bu arada, milli mücadele kazanılmış ve Lozan görüşmeleri başlamıştı. Görüşmeler başlamadan önceki o kronolojiyi kısaca hatırlatmak lazım.. 6 Eylül 1922’de İzmir kurtulmuştu. 20 Ekim 1922’de TBMM heyeti Lozan’a davet edildi. 11 gün sonra yani 1 Kasım’da saltanat lağvedildi. 17 gün sonra Sultan Vahdettin ülkeyi terk etmek durumunda kaldı. Terk ettikten 3 gün sonra Lozan görüşmeleri resmen başladı. Lozan görüşmeleri devam ederken 1923 yılının Ocak ayının 14’ünde Zübeyde Hanım bu “dünyadan göçtü.” Vefatından 15 gün sonra Mustafa Kemal ile Latife Hanım “dünyaevine girdi.”
Ali Şükrü Bey’e dönersek.. Ali Şükrü Bey, Meclis’te muhalefete devam etmektedir. Örneğin, İsmet Paşa’nın Lozan’da ülkenin menfaatlerini iyi savunamadığını iddia ediyordu. 1923’ün Mart ayı gelmişti. Lozan’da müzakereler tıkanmış olduğundan İsmet Paşa, Rıza Nur, Hasan Saka Türkiye’ye gelmişti.
İşte tam bu sırada Ali Şükrü Bey ortadan kaybolur. Üç gün sonra cesedi bulunur. Erzurum’un yiğit adamı, hakkı yenmiş adamı, hitabet sanatının usta adamı Hüseyin Avni Ulaş Meclis’te sert bir konuşma yapar ve “Ey Kâbe-i Millet.. Sana da mı taarruz?” diye haykırır.
Ceset üç gün sonra bulunur. Eldeki delillerden kanaat getirilir ki fail, Topal Osman Ağa’dır.
Topal Osman Ağa, milli mücadelede özellikle Giresun’da kahraman olarak görülen, Koçgiri ayaklanmasını ve Ermeni çetelerini bastıran biriydi. Mustafa Kemal de onu taltif ederek Muhafız Alayı Komutanı yapmıştı.
Anlaşılan oydu ki Topal Osman Mustafa Kemal’e sert tepkiler gösteren Ali Şükrü Bey’in yaşamasını istemiyordu. Bu kez, Topal Osman Ağa kaybolur. Mustafa Kemal, Topal Osman’ın yakalanması için karar çıkartır. Topal Osman bunu duyunca, Mustafa Kemal’in Çankaya’daki köşküne baskın yapar. Mustafa Kemal’i evde bulamaz. Evin içinde tüm eşyaları darmadağın eder. Ve gider.
1 Nisan gecesi Topal Osman Ağa, Çankaya’da “Papazın Bağı” diye bilinen yerdeki evinde kuşatma altına alınır.
(Papazın Bağı diye bilinen bu çiftlik Mustafa Kemal Paşa tarafından Topal Osman Ağa’ya bağışlanmıştı. Bugün aynı yerde aynı adla çay bahçesi işletilmektedir. Kaldı ki Ali Şükrü Bey de aynı bağda boğdurulmuştu)
Ne diyorduk? Evet Topal Osman Ağa, evinde kıstırılmış ve silahla yaralanmıştı. Henüz can vermemişti. Bunun üzerine kafası kesilmiş ve vücudundan koparılmıştı. Öylece toprağa gömülmüştü.
Ancak Meclis, “Ali Şükrü Bey’in faili bulunursa idamına karar verilmelidir” diye özel bir karar almıştı. Heyhat ki idamına gerek kalmamıştı; zira kafası kesilmişti.
“Ama kanun uygulanmalı idi” değil mi?(!) Ve kanun uygulamaya konularak, Topal Osman’ın başsız cesedi topraktan çıkarılır ve Ulus meydanında asılır. Fakat nasıl asılacaktır? Zira gövdesinde baş yoktur. Pek tabii ki çare bulunacaktır; bakılır ki ayaklar yerinde durmaktadır. Öyleyse “ceset” ayaklarından asılmalıdır. Ve asılır.
Lozan görüşmeleri ise üç hafta sonra tekrar başlayacaktır!