Paris’in galerileriyle ünlü Marais bölgesinde Hotel de Brossier salt moda-dizaynlansmanlarına-tanıtımlarına ev sahipliği yaparmış, perşembe akşamı da VitrA’nın daveti vardı. Davetliler, Türkiye’den, Fransa’dan, Almanya’dan mimarlar, Türk ve Fransız tasarımcılar, Fransa’nın en büyük yapı mağazası zinciri StGobain’in temsilcileri, İngiltere’den büyük alım yapan müşteriler. Ünlü Fransız tasarımcı Christophe Pillet’nin VitrA için tasarladığı Memoria koleksiyonunu inceliyorlar.
Şu ana kadarki cümlelerin özü şu: Bir Türk şirketi dünya arenasında, göğsünü gere gere dolaşıyor.
VitrA’nın anlamını da söyleyeyim: Vitrifiye Malzemeleri A.Ş.’nin kısaltılması.
1958’de kurulduğunda rahmetli Nejat Eczacıbaşı’nın bulduğu isim.
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah ile sohbet ediyoruz:
“Geçen ay da THY’nin yeni reklam kampanyası için Los Angeles’teydim. Kobe gelmiş, dünyanın dört bir tarafından gazeteciler gelmiş. İnsan keyifleniyor. Şimdi de siz burada bir Fransız tasarımcı ile tasarım dünyasında adınızdan söz ettiriyorsunuz, yine aynı duygu. Türk şirketlerinin göğsünü gere gere yurtdışında dünya oyuncusu olduğunu göstermesinin verdiği haz. Bu yılların biz Türklere aşıladığı kompleks mi bilmiyorum ama bir Türk şirketinin uluslararası başarılarından insan keyif alıyor” diyorum.
Atalay Gümrah da “Bence kompleks değil. Ben de Beko’yu yurtdışında bir evde gördüğümde çocuk gibi seviniyorum. Sağcı, solcu, muhafazakâr, çağdaş kim olursa olsun Türklerde zaten bir yurtseverlik bilinci var. Bir de galiba güzel, iyi bir şeyler duyma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor” karşılığını veriyor. Tam da bu, iyi-güzel şeyler duymaya ihtiyacımız var hem de hepimizin.
Dış satış yetmez yerleşik olmalı
Eczacıbaşı vitrifiye, karo seramik ve banyo mobilyalarıyla 75 ülkede bulunuyor. 75 ülkeye gönderiyor demiyorum çünkü 6 fabrikası Türkiye’de, 9 fabrikası yurtdışında. İkisi Fransa, beşi Almanya, ikisi Rusya’da. Türkiye’deki 6 fabrikasında 3 bin 200 kişi çalışıyor, yurtdışındaki 9 fabrikada da bin 700 kişi. Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah, Eczacıbaşı girişimcilik kültüründeki 1980’lerde yurtdışına mal satmak ile başlayan süreci, 2000’lerden yurtdışında marka-fabrika satın almaya dönüşmesini anlatıyor. 2006’da Alman Engers markasını satın almışlardı, daha sonra Villeroy Bochve Burgbad’i.
Atalay Gümrah bir şirketin dünya oyuncusu olması için olmazsa olmaz şartı söylüyor. Tılsımlı üç kelime: Tasarım, inovasyon ve sürdürülebilirlik.
Savarona devlete yakışır
Atatürk’ün çok isteyip de tadını çıkaramadan vefat ettiği Savarona’nın Kahraman Sadıkoğlu’ndan alınıp, devlet korumasına geçecek olması dünün en güzel haberiydi. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik müjdeyi de verdi: “Müze olacak.”
Ne acı ki yakın geçmişimiz nedeniyle Savarona denildiğinde eminim hepimizin aklına önce ‘asayişi’ ilgilendiren ‘gizli partiler’ geliyordur. Kahraman Sadıkoğlu, tarihin hakkını veremedi, çok da iyi de oldu Savarona’nın devlet güvencesine geçmesi.