CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir televizyon kanalında Atatürk hakkında söylenenlere çok kızdı. Önceki gün TBMM’deki grup toplantısında kürsüye çıkıp esti, gürledi…
O televizyon programına katılanları “hainlikle” suçladı. Yapılan değerlendirmeler için “İçime sindiremiyorum” dedi:
-Bunlar insan değildir. Bunlar onursuz. Nasıl yaratıklar bunlar?
Kemal Bey’in bu tavrı, bana 2010 Yılı’nda Konya’da yaşananları hatırlattı. Bazı CHP’lileri aradım, hafızamı tazeledim. Aradan geçen yedi yıl içinde, o Kemal Bey’in gittiği, yerine bir başka Kemal Bey’in geldiği düşüncem pekişti.
“Ya da” dedim kendi kendime:
-Kılıçdaroğlu, Konya’da başka, Ankara’da başka!
***
2010 Yılı’ydı. Kemal Kılıçdaroğlu da koltuğa yeni oturmuş çiçeği burnunda CHP Genel Başkanı’ydı. Konya gezisine çıktı.
Partililer, kendisini Çeltikli’de karşıladılar. Ekibin başında da babası eski parlamenter olan dönemin Konya CHP İl Başkanı Orçun Güney Çalık vardı. O da Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu otobüse bindi. Yola devam ettiler.
Yunak, Ilgın, Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir, yola devam ettiler… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilçelerde halka hitap etti.
Genel Başkan’ın bulunduğu otobüse İl Başkanı’ndan başka kimse alınmıyordu. Son derece sıkı güvenlik tedbirleri uygulanıyordu. Kemal Bey, birkaç ilçede konuşma yaptıktan sonra, genellikle emekli öğretmen olan Konya kadın kolları yöneticileri, İl Başkanı Çalık’ı yakalayıp, bir ricada bulundular:
-Orçun Bey, biliyorsunuz bizim manevi genel başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’tür. Genel Başkanımız yaptığı konuşmalarda biraz da Atatürk’ten bahsetse…
Bunun üzerine Konya İl Başkanı otobüse geçip Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına gitti. Kulağına eğilip, kadın kolları yöneticilerinin taleplerini iletti.
Kemal Bey de “Ne demek” cevabını verdi:
-Tabii ki bahsederim.
Kılıçdaroğlu, bunu söyledi söylemesine de gereğini yerine getirmedi. Daha sonra konuşma yaptığı yerlerde Atatürk’ün adını hiç ağzına almadı.
Bunun üzerine CHP Konya Kadın Kolları yöneticileri, İl Başkanı’na tepki gösterdiler:
-Sen bizim taleplerimizi Genel Başkan’a iletmiyorsun.
Orçun Güney Çalık, ne dediyse ikna edemedi. Sonunda itiş-kakış onlardan birini otobüse bindirdi. Kemal Bey’le bizzat görüştürdü.
Kılıçdaroğlu, ona da “hay hay, ne demek” dedi. Ancak, yine isteneni yapıp, gereğini yerine getirmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’da iki gün kaldı. Tam 16 ilçe dolaştı. Buna karşılık, CHP il yöneticilerinin ısrarlı taleplerine rağmen, tek bir ilçede dahi Atatürk’ün adından söz etmedi. Çok iyi hatırlıyorum, bu olay oldukça garipsendi ve günlerce konuşuldu.
***
Biliyorsunuz, bir dönem Türkiye’de “Dersim tartışması” yaşandı. Kılıçdaroğlu da Atatürk döneminde Dersim Bölgesi’nde yapılan uygulamaları eleştirdi. Hatırlarsınız, bu açıklamaları, CHP içinde de sıkıntı ve tartışma yaşattı.
İsterseniz, üzerine ekleme yapalım. 16 Nisan halk oylaması öncesinde, Kılıçdaroğlu’nun yeni düzenlemenin “Tek Adamlığı” getireceği eleştirileri üzerine, kendisine Atatürk dönemini hatırlatanlar oldu. O, eleştirilerini artırarak devam ettirdi…
Sonra ne olduysa oldu. Kemal Bey, bir anda Atatürk’ü hatırladı. Sahip çıkma gereği duydu. Yapılan eleştirilere, “Hainler, içime sindiremiyorum” diye yüklendi.
Dünkü Kılıçdaroğlu gitti, yerine bir başka Kılıçdaroğlu geldi!
Kemal Bey cephesindeki değişimin daha iyi anlaşılabilmesi için yine Konya’dan bir örnek vereyim isterseniz:
Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’ya 2009 Yılı’nda da gitmişti. O zaman CHP’nin Grup Başkanvekilliği görevinde bulunuyordu. İl Başkanı’nın, kendisine 5 yıldızlı bir otelde yer ayırttığını duyunca, “Ben burada kalamam” dedi:
-Yok muydu, DSİ’nin ya da bir başka kamu kurumunun misafirhanesi? Ben orada da kalırdım.
Kendisine otel faturası gösterilip, geceliğinin sadece 100 lira olduğu söylenince ancak ikna olabildi.
Sonra Genel Başkanlık Koltuğu’na oturdu. Beraberinde 8-10 koruma ve diğer ekibiyle Konya’ya gitti. Onlarla birlikte yine aynı yerde kaldı. Ancak, bu defa oteli hiç sorgulamadı. Faturaları İl Başkanı’nın cebinden ödemesinden de rahatsız olmadı. Sonra ne oldu, biliyor musunuz? Konya İl Başkanı Orçun Güney Çalık görevden alındı. Parti için cebinden yaptığı yaklaşık 30 bin liralık harcamaya karşı ise, kendisine bir kuruş ödenmedi.