Devletimizin sınırımızı PKK/YPG ve DEAŞ teröründen temizlemek, Fırat’ın doğusunda barış ve istikrarı sağlamak, bölge halkını terör örgütlerinin zulmünden kurtarmak için başlattığı Barış Pınarı Harekâtı Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu, ordumuzun askeri başarısı ve büyük bir diplomasi zaferi ile sonuçlandı.
Bu harekât öncesinde ve sonrasında yaşananlar ise bana Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Bilge Kral merhum Aliya İzzetbegoviç’in şu veciz sözlerini hatırlattı; “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
Evet, Barış Pınarı Harekâtı, maskelerinin altında milletimize çelme takmaya çalışan bodur fikirli harici ve dahili düşmanlarımız için adeta turnusol kâğıdı olmuştur.
Dün kapımıza dahi gelmelerini beklemeden müşkülatlarını gidermek için devlet ve milletçe seferber olduklarımız, sınır güvenliğimizi, toprak bütünlüğümüzü korumak, mazlumlara yaşama alanı açmak için başlattığımız operasyonun hemen akabinde, bizi bu harekâtı yapmaya zorlayanlarla birlikte boy gösterip, bırakın hayır duası etmeyi bir de kınayarak gösterdikleri gerçek yüzleri ile bizlere bir sükutu hayal yaşatmışlardır.
Bu tavırları onlara ne menfaat sağlayacak bilinmez ama bizlere gerçekleri görme fırsatı vermesi hasebiyle paha biçilemez bir ders olmuştur.
Peki; bunlar kim mi?
Bunlar, toprakları ile birlikte zihin ve vicdanlarını da sömürüye açmış emperyalizm posaları; ortak değerlerimizi şahsi menfaatlerine satmış ümmetin sırtındaki kene müsveddeleridir.
Müşterek kaygılarımız var sanıyorduk ama gördük ki bunların iştirak ettiği kaygılar bizim fersah fersah uzağımızdaymış.
Biz zannediyorduk ki aynı geçmiş bizi ortak bir geleceğe taşır. Gördük ki onların gelecek plânları, sömürü dişlerini boyunlarına geçirmiş küresel vampirlerin güdümünde sıkışmış kalmış...
Evet, ümmetin sırtındaki keneler size sesleniyorum!
Siz ümmet bilincinden ve mazlumların halinden ne anlarsınız. İnsanlık ve aidiyet duygusu adına kalıp olarak taşıdığınız siluetinizden gayrı neyiniz kaldı.
Bu harekât vesilesiyle sırtımızdaki hançerleriniz adedince ne kadar doğru yolda olduğumuzu bir kez daha anladık.
Düşman okları kadar, sizin hançerleriniz de istikametimizi tayin etmede bize fevkalade yardımcı oldu.
Yolumuz ve davamız hak oldukça, Hak ile beraber yürüdükçe bu ihanetler bizi yıldıramaz, yolumuzdan caydıramaz. Aksine daha da güçlenmek için bizlere itici bir güç olur.
Kimseden bir medet umduğumuz yok elbette. Hayal kırıklığımızın nedeni İslam dünyası olarak tek vücut olamayışımızın tesiri iledir.
Barış Planı Harekâtı ve perşembe günü ABD ile varılan anlaşma Türkiye ve Türk Milleti’nin dahili ve harici tüm düşmanlarıyla baş edebilecek iman ve güçte olduğunu bir kez daha göstermesi acısından çok kıymetlidir.
Kadim bir medeniyetin evlatları olarak, yalnızlığımızı Allah-u Teala’ya teslimiyet ile, dayanak ve desteği milletimizin kuvveti maneviyatından alarak yolumuza yürümeye, haddini bilmeyenlere de itina ile had bildirmeye devam edeceğiz evelallah!
Merak Ediyorum;
Barış, barış diye operasyonumuza karşı çıkanlar sınır güvenliğimizi tehdit eden unsurları nasıl tanımlamaktalar?
Sağlık ve afiyet içinde kalınız.