Bugün size Türkiye’nin geleceği olan iki öğrenciden ve onların mücadelesinden bahsedeceğim. Bu öğrenciler daha lise çağındalar. Bu çağda diğerlerinden farklı işler yaparak bu ülkenin geleceğine farklı katkılar sunmak amacıyla yola çıkmışlar. Ama ne çıkış, destek az, projeleri var dinleyen yok. Bu gençler robotik ve yazılım üzerine çalışmalar yapıyorlar. İkisi farklı iki okuldan, birisi daha şanslı en azından okul yönetimi ve okulu bu işe müthiş destek veriyor. Diğeri ona göre daha şanssız çünkü okulundan kendisine destek vermeyi bırakın dinleyen bile çok az.
Evet bu öğrencileri size tanıtayım. İkisi de kız öğrenci bayanların bu ülkedeki konumuna inat mücadele ediyorlar. İkisi de yirmişer kişilik iki takım kurmuşlar bu takımlarda robotik, yazılım ve proje üzerine çalışmalar yürütüyorlar. Projelerini yapmışlar her şey hazır ama ABD’de yapılan büyük yarışmaya katılıp ülkelerini temsil etmek istiyorlar. Başvurmuşlar ikisinin de başvurusu kabul edilmiş. Ama hem katılım ücreti hem de katılacak ekibin ulaşımdan, barınmaya hatta karın doyurmaya kadar bir bütçe kalemleri oluşmuş. Yani bir taraftan proje yaparken bir taraftan da bu bütçeyi nasıl bulabileceklerini düşünüyorlar.
Öğrencilerden birisinin adı Dilara Çolakoğlu, Dilara 11. sınıfta okuyor. Bütçenin büyük kısmını kendi okul yönetiminden okulunun bağlı olduğu kurumdan halletmiş. Kalan sadece ekibin bir kısmının uçak bileti olmuş. Diğer öğrencinin de adı Dilara soyadı Bozyılan. O adaşına göre daha şanssız çünkü bulması gereken bütçenin henüz daha yarısına ulaşabilmiş. İkisi de o kadar istekli.
Şimdi bir düşünün eğitim sistemimiz çok uygun olmasa da öğretmenler desteklemese de bu çocuklar betonun içinde yeşeren çiçek gibi ortaya çıkıyorlar. Ama ne hikmetse 2 milyon öğrenciden sadece birkaç öğrenci ortaya çıkmasına rağmen üstelik bizim bu çocukları bırakın zor durumda bırakmayı el üstünde taşımamız gerekirken bu çocuklar kapı kapı dolaşıp destek arıyor.
Beni en çok üzen ne oldu biliyor musunuz? Bu öğrenciler ulaşım sponsorluğu için THY’ye gitmişler. Hatta o kadar zorlamışlar ki genel müdüre kadar ulaşmışlar. Her şeye sponsor olan hatta kayakçıların sırtına bile sponsor olan THY çocukların anlattığına göre onlara sandviç verip göndermiş. Umarım bu doğru değildir. Çünkü benim bildiğim THY bu tür çocuklara sahip çıkmalıdır. THY’nin genel müdürü bu çocuklara bırakın bilet vermeyi onları el üstünde taşır. Ama nafile çocuklar bu duruma çok üzülmüşler. Burada sadece THY’ye yüklenmek haksızlık olur. Türkiye’de irili ufaklı binlerce firma akşamdan sabaha, inovasyon, yenilik, patent, yaratıcılık, girişimcilik diye geziyorlar. Peki bunu söyleyen bu markalar neden bu gençlere sahip çıkmıyorlar. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun el üstünde tutulacak bu gençlere neden sahip çıkamıyoruz?
Çocuklardan izin almadığım için sadece mail adreslerini paylaşacağım. Bu yazıyı yazarken kendileriyle konuşmadım onlara destek olmak istedim. Çünkü ben onlara inanıyorum. Belki halen gençlere inanan ve onlara destek olmak isteyen birileri çıkacaktır. Dilara Bozyılan dilarabozyilan@hotmail.com, Dilara Çolakoğlu colakogludilara@gmail.com.