Burak Yılmaz’ın transferi ile ilgili maliyet - yaş eleştirilerine karşılık, ‘bu bir projedir’ savunması gelmişti Trabzonspor yönetiminden. Gol krallığı dışında bu formaya saygısını hep gösteren bu oyuncuya fazla ‘anlam’ yüklenmesi doğal karşılanabilir ama fazla ‘görev’ verilmesi anlaşılır gibi değil. Sakatlık sonrası güçsüz haliyle hız gerektiren sol kanatta görevlendirilmesi ve yetmezmiş gibi defansif katkı da beklenmesinin yanlışlığı çok erken etkisini gösterdi. 7’inci dakikada gelen rakip takım golünde Burak’ın çifte katkısı vardı! Önce ayağını yanlış kaldırıp kornere neden oldu. Sonrasında da ayağını kaldırmayıp Musa Çağıran’a rahat bir gol vuruşu yaptırdı. Gelinen nokta çok net: Burak illa ki oynayacaksa sadece üçüncü bölgede değerlendireceksin, onun işi gol, onu da iyi yapıyor zaten. Rıza Çalımbay anlamalı: Bazen ikinci bölgeye gelmesi bile Burak’a artık lüks!
Osmanlıspor’un attığı ikinci golde de çok ‘anlam’ yüklenen bir isim vardı sahnede. Önceki yıllarda hep “Onur’lu başlıklar atılırdı” Trabzonpor’da. Ama artık olmuyor. Anıl’ın vuruşunda geriye hamle yapmaya çalışması, Bordo-Mavililer’in bu sezon gol yeme rekoru kırmasına daha çok anlam kazandırıyor!
Rıza Çalımbay’ın üzerinde çalışması gereken bir isim de, Castillo. Oyunu iyi hızlandırıyor ama son hamle faciası için Kolombiyalı’ya Şenol Güneş ‘dokunuş’u gibi bir şey yapılmalı! Bu ismin Abdülkadir’in önüne geçmesi için bu şart.
Çalımbay ‘gol yemedik’ diye sevinmişti geçen hafta, dünkü skandal defansla büyük tezat tabi! Halı saha maçı gibiydi ve kim kazansa şaşırtmazdı. Çoğunlukla bocalayan Trabzonspor adına en olumlu konu, son bölümdeki inancıydı. En ilginci ise son sözü, artık yürümeye bile hali kalmayan Burak söyledi.