Bugün vizyona giren filmler arasında birçok sinemaseverlerin ilk tercihinin ‘Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı’ndan yana olacağını tahmin etmek çok zor olmasa gerek… 2003 yılında ‘Karayip Korsanları: Siyah İnci'nin Laneti’ ile hayatımıza giren ve geçen zaman içinde özellikle Johnny Depp’in canlandırdığı Jack Sparrow karakteriyle dünya çapında bir fenomene dönüşen ‘Karayip Korsanları’, serinin beşinci filminde de şaşmaz bir şekilde görselliğiyle hayranlık uyandırıyor. Joachim Rønning ve Espen Sandberg’in yönettiği yapım, serinin önceki filmlerindeki karakterlere dayandırdığı birkaç referansla olay örgüsünü kuruyor. Hikâye, geçmişini öğrenmek isteyen gökbilimci Carina Smyth, babasının üzerindeki laneti kaldırmak isteyen Henry Turner ve kendisi yüzünden lanetlenerek yaşayan bir ölü haline gelen Kaptan Salazar’dan kaçan Jack Sparrow’un aynı ortak amaç için yollarının kesişmesiyle başlıyor. Hepsinin bulmayı umduğu yegâne şey, “kimsenin okuyamadığı harita”nın işaret ettiği Poseidon’un efsanevi Üç Uçlu Mızrağı. Yalnız bu mucizevi mızrağın ortaya çıkış şekli, senaryoda dini metinlerden esinlenilmiş hissiyatını az biraz da olsa güçlendiriyor. Kaptan Salazar’ın korkunç görünümü başta olmak üzere film (dijital efektlerin de katkısıyla) görsellik anlamında etkilese de 6 yıllık bir aradan sonra ne hikâyede ne de karakterlerin gelişiminde bir devinim olmaması ise filmi dramatik açıdan yavan hale getirerek bu kadar beklediğimize değdi mi sorusunu akla getiriyor. Johnny Depp dışında Javier Bardem, Geoffrey Rush, Brenton Thwaites ve Kaya Scodelario’nun yer aldığı filmde Keira Knightley ve Orlondo Bloom da kısa süreliğine beyazperdede arzı endam ediyor.
Kusturica’nın mucizeleri
Haftanın bir diğer öne çıkan filmi, Emir Kusturica’nın kendi yazıp yöneterek başrolünde de yer aldığı ‘Aşk ve Savaş’, Bosna Savaşı yıllarında patlayan bombalar arasında her gün cepheye süt götüren Kosta’nın, köye yeni gelen gizemli bir kadına âşık olmasıyla değişen yaşamını konu alıyor. Emir Kusturica filmlerinde görmeye alışık olduğumuz yoğun müzik kullanımı, muazzam bir görsel plan ve kara mizahın yanı sıra Sırp tarafını her zaman daha sempatik gösterme çabası yine bu filmde var. ‘Aşk ve Savaş’ hayattaki mucizelerin farkında olmak ve tüm iniş çıkışlarıyla yaşamı kucaklamak hakkında kalbe dokunup göze hitap eden bir sinemasal dünya resmediyor. Anlattığı hikâyenin şaşırtmaması sürükleyiciliğe sekte vursa da karakterin dünyasında olup bitenler filmin sonunu düzlüğe çıkarıyor.