Aşağıdaki yazı bir özet. Her zaman izlediğim ve yazılarını keyifle okuduğum Ruchir Sharma, Morgan Stanley firmasının yatırım yönetiminin global stratejistidir. Son yazısını özetleyerek size aktarıyorum. Arada sırada pozitif bir ekonomi yazısı okumak iyidir.
Avrupa ve Avrupalılar, son dönemde ABD’li Trump, Fransız Marine Le Pen ve de Hollandalı Geerth Wilders gibi farklı, aşırı sağ yapıdaki siyasetçilerin bir arada kontrolu ellerine geçireceklerini düşünüyor ve de korkuyorlardı.
Ancak varan bir! Geerth Wilders dün pek bir şey kazanamadı, hatta kaybetti. Bu nedenle siyaseti bir kenara koyalım ve de ekonomiye bakalım. Avrupa ekonomisi bugünlerde artık yere oldukça sağlam basıyor. Finansal kriz bittikten sonra ilk defa Avrupa ABD’den, az bir miktarda da olsa, daha da fazla büyüdü. Yüzde 1.7 oranında büyüme pek güçlü sayılamaz ama unutmayın ki kriz ortamında unutulan faktörler var. Mesela hem Almanya, hem de İtalya’da çalışma yaşındaki insan sayısı azalmış bulunuyor ve bu faktör üretim artışını frenliyor. Ancak İsveç ve de Finlandiya refah devleti yaklaşımını 1990’lı yıllardan bu yana küçültmüşlerdi. Almanya işgücü reformunu 2000'den bu yana yürütmekte idi. 2010 yılında sorunlar İspanya ve Portekizi sallamaya başlayınca da kamu harcamasını önemli ölçüde kısmışlardı.
28 AB ülkesinde kamu harcaması 2009'da GSYİH’nın yüzde 50'sine kadar gelmişti ve de bu düzeyden sonra da azalmaya başlamıştı. Yani krizler emerlerini sıkmaya, refah devletini de küçültmeye mecbur etmişti. Euro bölgesi ülkelerinin toplam bütçe açığı GSYİH oranı olarak yüzde 1.6'ya inmişti. Kamu borcu ise GSYİH oranı olarak yüzde 106'ya çıkmıştı. Amerika'ya bakılırsa da bütçe açığı /GSYİH oranı yüzde 3.3 civarına çıkmıştı ve de kamu borcu/GSYİH oranı da yüzde 104 düzeyinde idi.
Avrupa’nın güney ülkeleri reformu sevmeyen ülkeler olarak bilinirler ama işler değişiyor. İspanya devlet harcamalarını kıstı. İtalya kamu harcamalarını o kadar azalttı ki, devlet bütçesi fazla vermeye başladı. Yunanistan’daki kriz kurbanı bankalar bile, toparlanıyor gibi. Bazıları yeniden kredi vermeye başlıyor.
2013 yılından bu yana azalmaya başlayan Avrupa işsizlik oranı yüzde 10 değerinin altına indi ve her yıl yüzde 1 azalmakta. Avrupalılar 2010 yılından bu yana pek bir şey satın almıyorlardı, araba satışı ve de konut alınması gibi faktörler eski düzeylerinin üçte ikisine gerilemişti. Ama yeni gelişmeler, yavaş yavaş da olsa tüm Avrupa’da GSYİH büyümesinin, ABD beklentilerinin hafifçe üstüne çıkmasına yol açtı. Tabii Avrupa’nın hala zaafları var. Ama korkmayın, bu zaaflar çöküş nedeni olamayacak türden.