Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal araştırmalar Merkezi "Betam" 2012 için tahminleri Dr. Seyfettin Gürsel, Dr. Zümrüt İmamoğlu ve araştırmacı Barış Soybilgen'den oluşan ekip gerçekleştiriyor. Betam'ın 2012 (aylarca önce gerçekleştirilmiş) dördüncü çeyrek büyüme tahmini, bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden ayıklanmış olarak yüzde 0,6 .
Bir evvelki yılın aynı çeyreğine göre de dördüncü çeyrek büyüme tahmini (sadece takvim etkilerinden ayıklama yapılır) yüzde 2,4.
2012 yılı bütünü için ise "Betam" tarafından yapılan yıllık büyüme tahmini yüzde 2,6. Gerçekleşmeler yarın herkes tarafından bilinecek. Bu arada şahsi tahminimin 2.5-2.6 olduğunu da çoktan ilan etmiştim. Türkiye 1994 ve 2001 krizlerinde ciddi boyutta bankacılık ve kamu maliyesi sorunları yaşamıştı. Döviz kaçışı ve kur patlaması ülkemize 2001 yılında insanlık tarihinde gerçekleşmiş en yüksek gecelik faiz sayılarını getirdi. 2001 sonrasında hem bankacılığı hem de kamu maliyesini tamir ettik. Global kriz dönemine geldiğimizde ortada makroekonomik anlamda önemli boyutta sorun olarak sıcak para girişi ve hızla artan kredi balonuyla beslenen rekor düzeyde cari denge açığı kalmıştı. Tabii gelir dağılımı, sağlık, eğitim gibi sosyal sorun konularını makro ekonomik politika yorumlarıyla beraber aktarmıyoruz. O sorunlarımız daha uzun döneme bakan ve farklı bir çerçevede tartışılır.
Vurgulanması gereken, ülkemizin cari denge açığının 2009 yılındaki yüzde 4.7 daralmadan sonra 2010 ve 2011 yıllarında iç talebe dayalı ve çok aşırı düzeyde yüksek bir büyüme hızı ile büyüme sonucu sürdürülemez hale geldiği!
KRİZ GELMEDEN ÖNLEM
Cari denge açığının sermaye girişi ve kredi balonu sonrası GSYİH oranı olarak tarihsel rekora ulaşmış ve GSYİH oranı olarak yüzde 10 düzeyine yükselmiş olmasının önlenmesi gerektiği ve bu nedenle de 2012 yılının bütününde de dengelenme uğruna frene basılarak ekonominin bilerek soğutulduğunun anlaşılması çok önemli. Ülkemizde ilk defa kriz gelmeden önce ekonomiye, yeniden dengelenme için "tedavi" uygulanıyor. Tabii kafalara gelen soru ekonominin şu anda yatay hale gelmiş görünen büyümesinin ne zaman canlanmaya döneceği ve büyümenin 2013 Hükümet Programı'nda olan yüzde 4 büyüme oranına ulaşıp ulaşmayacağı.
Şu anda elimizdeki veriler yeniden canlanmanın yavaş gittiğini ama son aylarda ivme kazanmaya başladığını gösteriyor. Sanayi üretimindeki son dönemdeki pozitif artışlar, kapasite kullanımında uzun zamandır ilk defa artış görülmesi, bütçede, dış ticarette ve cari dengede görülen tersine dönüş verileri canlanmanın gerçekleşmeye başladığını gösteriyor. Ancak canlanmanın kuvvetli olduğunu iddia etmek henüz pek mümkün değil. Canlanma konusunu bir sonraki yazımızda detaylı şekilde masaya yatıracağız.
Suriye'deki sorunlar, İran ile Batı arasındaki gerilim, hatta Kuzey Kore'nin saldırganlığı ve Güney Kıbrıs'ta olanlar ve tabii en önemlisi Avrupa'nın ekonomik sefaleti ekonomimizin aleyhine etki üretme potansiyeli taşıyor.
Diğer tarftan ülke ratinginin Fitch tarafından yatırım yapılabilir düzeye çıkartılması, S&P ve Moody's skalasında ise yatırım yapılabilir düzeyinin bir altına pozitif gidişat notuyla yerleşmiş olmamız önemli. Irak'la ilişkilerde görülen gelişmeler ve ülkemizin Doğu sorununda çözüm gerçekleşebileceği olasılığı da da heyecan verici. Beklenti anketlerinde de iyimserlik görülmeye başlandı. Bilmemiz gerekli ki, toplumun genelinin beklentileri ekonomik sonuçları çok önemli boyutta etkiler.