Seçime gidiyoruz, ittifaklar var, yeni ittifaklar oluşuyor. Piyasada “ödünç milletvekilleri” dolaşıyor. Siyasette alışık olmadığımız gelişmeler yaşanırken, bu arada kılı kırk yaran hesaplar yapılıyor.
Siyaset ahlakı ise ayaklar altında!..
Üstelik, ortada ideolojik ve ilkesel bir kavga da yok. Siyasette öylesine bozulmalar ortaya çıkmış ki, artık doku uyuşmazlıkları yaşanmıyor. Renkler solmuş, kişilikler kaymış, kimlikler kaybolmuş, bütün kutsallar bir kenara atılmış. Siyasi yelpazenin en solundakilerle en sağındakiler kol kola girip, aynı kulvarda yürüyebiliyor.
Peki, verdikleri kavga ne?
Kavga, Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığından indirme kavgası! Türkiye’yi büyük mücadelelerden geçerek, bütün engelleri aşarak girdiği yoldan çıkarmak ve başka bir yola sokma mücadelesi!
Bu amaçla gerçekleştirilen ittifak ise oldukça büyük. İçeride ve dışarıda ayakları var. 24 Haziran seçimleri öncesi “küresel bir ittifaktan” söz edebiliriz.
***
Avusturya’da Türk ve Türkiye düşmanı bir yönetim var. Hollanda’daki durum da oradakinden farksız. Onlara bir de Almanya eklendi. Yeni katılımlar ise yolda.
El ele verdiler, ittifak yaptılar, peş peşe kararlar alıyorlar. 24 Haziran seçimleri öncesi Türk siyasetçilere propaganda izni vermeyeceklerini açıklıyorlar. Çünkü, milli politikalar uygulayan Erdoğan’a diş biliyorlar. Ülkelerindeki soydaşlarıyla buluşmasını önlemek, önünü kesmek istiyorlar.
Bir önceki seçimde de bunu yaptılar. Erdoğan’ı engellediler, buna karşılık Türkiye düşmanı kim varsa toplanmasına izin verip, bu ülkeye sövmesini zevkle izlediler.
Onlar, dışarıda bunu yaparken, içeride de CHP, İP ve diğer birtakım güçler de aynı amaçla birliktelikler oluşturuyorlar. Erdoğan’a karşı güçlerini birleştiriyorlar. Bütün hesaplarını Erdoğan karşıtlığı üzerine yapıyorlar.
O yüzden “küresel ittifaktan” bahsediyorum!
***
Kılıçdaroğlu’na dikkat edin!
Uzun süreden beri açıklamalar yapıyor. 24 Haziran seçimleri sonrasına ait taahhütlerde bulunup, sözler veriyor. Hep, “Göreceksiniz”, “yapacağım”, “edeceğim” gibi ifadeler kullanıyor.
Buna karşılık, Cumhurbaşkanlığı’na aday bile değil. CHP Genel Başkanı olarak icranın başına geçmek için herhangi bir çabası yok. Yine de 24 Haziran’da kendisi seçilecekmiş gibi sözler vermekten çekinmiyor.
Yeni sistem ortada: 24 Haziran’ın hemen ardından Parlamenter yönetim tamamen ortadan kalkacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürürlüğe girecek. Türkiye, Başbakan tarafından değil, Beştepe’den yönetilecek. Kemal Kılıçdaroğlu da iyice etkisiz eleman olacak.
Ama hesaplar öyle yapılmıyor işte. Perde arkasında farklı pazarlıklar yürüyor…
Kemal Bey de bu hesapların içinde ve biliyor ki, bugün isimleri ortalıkta dolaşan Meral Akşener, Abdullah Gül, İlhan Kesici, Muharrem İnce ya da diğer isimler arasında herhangi bir fark yok. Onlardan birini destekleyecek ve hangisi seçilirse sonuç değişmeyecek. Erdoğan’ın uyguladığı milli politikalar bir kenara bırakılacak. Türkiye yeni bir yola girecek.
İşte bu yüzden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini Meral Akşener ve Abdullah Gül adına bile sözler verme konumunda görüyor!
***
İşte böyle bir ortam ve hesaplar içinde Abdullah Gül’ü, muhalefetin “Ortak Cumhurbaşkanı Adayı” olarak ortaya çıkarmanın hesapları yapılıyor. Bu amaçla hızlı ve etkili bir görüşme trafiği sürdürülüyor.
Abdullah Bey de “Hayır, olmaz, ne münasebet” demiyor ve şartların olgunlaşmasına çalışıyor.
Başta CHP olmak üzere oluşturulmak istenen ittifakın amacı belli: Bunu da saklamıyorlar zaten. Her fırsatta ortaya koyuyorlar:
-Türkiye’yi Erdoğan’dan kurtaracağız.
“Türkiye’nin Erdoğan’dan kurtulması”, uyguladığı milli politikaların da ortadan kalkması ve ülkenin farklı bir yola doğru evrilmesi demek!
Batının, FETÖ’nün, Kılıçdaroğlu’nun ya da bir başka ismin böyle bir hedefin peşinde koşmasını anlayabilirim. Ancak, Abdullah Gül’ün adının böyle bir fotoğraf içinde yer almasının izahı nedir? Ayrıca HDP’nin Abdullah Gül aşkının arkasında neler yatıyor?
Bunları anlamak zor!
Ayrıca, hani Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir “kardeşlik hukuku” vardı? Hani bu iki isim kardeşti?
Yanılmışız, değilmiş demek ki. Erdoğan’ın makamına yönelik hesaplar yaptığına göre, Abdullah Gül meseleye öyle bakmıyormuş! Öğrendik ki, Abdullah Gül, Erdoğan ve Erdoğan’ın yürüttüğü politikalara çok uzakmış!
Gerçekten çok merak ediyorum!.. Bütün bu gelişmelere bakınca, geçmişte “Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Abdullah Gül” diyen Erdoğan’ın içinde ne fırtınalar yaşanıyor acaba?