Sohbet ettiğim bir işadamı söylüyor: “17 Aralık’tan önce ayağımız tam gazdaydı.”
Şimdi?
“Şimdi en azından da yaşanılanları bir kenardan takip etmeye çalışıyoruz.
Sohbetimiz sırasında aklıma, dünya ekonomisinin yeni liderleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in oluşturduğu BRIC kavramını ortaya atan Jim O’Neill’in demeci geldi. Bir dönem BRIC’e Türkiye’nin de eklenmesi, BRICT’in oluşturulması umuluyordu. Türkiye’de ekleyenler oldu ama dünyada karşılık bulamadı. Jim O’Neill şimdilerde MINT’ten söz ediyor. Dünya ekonomisine de adı üstünde nane, ferahlık vereceği söyleniyor. Bu seferki kavramdaki ‘T’, Türkiye. Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye.
Türkiye’nin önce kendisine sonra da dünyaya bir ferahlık vermesi için de tek yol var, siyasetin yeniden istikrara kavuşması ve elbette ekonomide yüzlerin gülmeye başlaması. Sonuçta ekonomi rakamlarla ilgili olduğu kadar da insanların gelecek beklentisiyle yön çiziyor.
Polonezköy’ü de imara açmayın
İstanbul’da nefes alınabilen nadir yerlerden biri Polonezköy. Polonezköy Tabiat Parkı’nı yapılaşmaya açacak imar planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış, askıya çıktı. Plan ile Polonezköy Tabiat Parkı sınırı içinde kalan köy alanına, ‘seyrek yoğunluklu konut, düşük yoğunluklu konut ve turizm konaklama alanı’ fonksiyonu getirildi. İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde 26 Aralık’ta askıya çıkan planlara bir ay boyunca itiraz edilebilecek. Planlar 24 Ocak günü askıdan inecek. Polonezköylüler itiraz ediyor, sözümün bir önemi varsa ben de itiraz ediyorum.
Kaz Dağları kazmak için değil
Seyahat acentelerinin birliği TÜRSAB’ın Başkanı Başaran Ulusoy, Kaz Dağları’na göz diken madencilere Karadenizli öfkesini kusuyor:
“Oranın ismi Kaz, kazlar gezsin diye. Kazmak için değil. Oksijen çadırı patlatır mı insan kardeşim? Kaz Dağları’na kötülük yapanın öbür dünyada gidecek yerini biliyorum. Ben Allah’ın işine karışmam ama bir Oflu olarak söylüyorum” diyor.
Başaran Ulusoy’a denilebilir ki, “Enerji Bakanlığı lisansları veriyor.”
O da yanıt veriyor:
“Enerji Bakanlığı iptal etsin veya lisans alanlar insaf etsin. Altın, gümüş doğrudur. Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su nereden geliyor? Topraktan. Bir Kıbrıs adası kadar toprak her sene toprak erozyonuyla yok oluyor. Yaradan bir hesap yapmış. Bu burada kalacak, dokunma. Dokunulacak alanların var. Dördüncü sınıf, beşinci sınıf arazilerimiz var, git oraya dokun.”
Cem Yılmaz iş dünyasını iyi gözlemlemiş
Danışmanlık şirketi Towers Watson’un Küresel Yetenek Yönetimi ve Ödüllendirme Direktörü Arif Gürdenli’nin sözlerini okuduğumda aklıma ilk Cem Yılmaz’ın esprisi geldi.
Fundamentals’da müdür, genel müdür, koordinatör, genel koordinatör diye sıralamaya başlıyor, say say bitmiyor.
Son yıllarda şirketlerde yeni unvanlar icat etmek bayağı moda. Bunun nedenini de Arif Gürdenli çok güzel açıklamış:
İşletmeler çalışanlarına düşük enflasyon nedeniyle yüksek zamlar yapmıyor. Yüksek maaş vermedikleri çalışanlarını da, yarattıkları yeni unvanlarla motive etmeye çalışıyor.
Arif Gürdenli “Eskiden işyerlerinde hiyerarşi piramidi üçgen şeklindeydi, artık elips oldu” diyor. Bir de “Unvan enflasyonunun yaratmış olduğu orta kademe yönetici sayısı çoğalırken alt kademe çalışan sayısı azalmakta” diyor ki, en çok bu cümleye güldüm.