Haftanın maçında ilk yarı vasat bir futbol oynandı. Kadroları iyi olan iki takım, bu kadroların altında bir futbol kalitesi sundu. Beklentinin altında oynayan iki takım arasında iyi olan tarafsa Galatasaray’dı. Topu daha iyi kullandılar. Ancak Başakşehir ceza sahası içinde penaltı dışında, ‘ki o da bir duran top sonrası yüksek toptu’, tehlike oluşturamadı.
Rakip ceza sahası ve tehlike demişken Başakşehir bırakın bu iki kelimeyi aynı cümlede kullanmayı, düşünmediler bile. İlk yarı boyunca sanki karşıda kale yokmuşcasına oynadılar.
Galatasaray’da Arda Turan çok motive oynuyor ve bu yaz transferinin en önemli hamlesi. Fakat en büyük kazanım Emre Kılınç. Saha içerisinde geçen sene Ömer’in oynadığı pozisyonda yer alıyor; bu pozisyonda takıma hem kalite katıyor hem de takımın daha ileride oynamasını sağlıyor.
İkinci yarı Başakşehir, kontrollü oyunu bırakıp hücumu düşününce, topun iki kale arasında gidip geldiği bir oyun ortaya çıktı. Kaliteli miydi? Hayır. Ancak kesinlikle izlemesi daha keyifliydi.
Bu oyunda Feghouli’nin biraz daha ön plana çıkmasını beklerdim. Ancak Başakşehir baskılı oyunuyla Galatasaray’a hücumu düşünme fırsatı vermedi. Galatasaray iki haftadır ilk 60 dakika derli toplu oynuyor. Yorgunlukla birlikte oyun gevşiyor.
Fatih Terim bu kez 70’te 3 oyuncu değişikliğiyle bu duruma müdahale etti. Aldığı üç oyuncunun ikisinin (Diagne, Babel) topa dokunup Belhanda’nın harika bitirdiği golle de maçı noktaladılar.
Bu arada iki haftadır Belhanda kendisine “çöp” diyenleri utandıracak futbol oynuyor. Galatasaray’ın sezon başlangıcına bir isim koymak gerekirse “Diriliş Belhanda” diyebiliriz.