• $32,3825
  • 35,0554
  • 2325.79
  • 9099.95
21 Nisan 2019 Pazar 14:40 | Son Güncelleme:

Uzman açıkladı! Bahar alerjisine dikkat

Uzman açıkladı! Bahar alerjisine dikkat

Günümüzde birçok insan mevsim değişikliğinden kaynaklanan alerjilerden şikâyetçi. Peki, alerji nedir, bahar alerjisinden nasıl korunmalıyız? Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel açıkladı. Şekerel, “Toplumumuzun yaklaşık 1/3-1/4ü alerjik hastalık sahibidir.” dedi.

aksam.com.tr

Bahar alerjisi hakkında vatandaşları uyaran Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, hem kronik alerjiler ve hem de bahar alerjileri konusunda bilinmeyenleri aksam.com.tr’den Ezgi Aşık’a anlattı. Şekerel, “Bahar alerjisi dendiğinde Nisan-Temmuz arasında görülen alerjik nezle akla gelir. Ülkemizin beş farklı ilinde yaptığımız araştırmada bahar alerjisinin en fazla çayır, çimen polenlerinden ileri geldiğini gördük. Bunların yanında havada bulunan ağaç ve ot polenleri ve de küflerde bahar alerjisinin bir nedeni olabilirler.” ifadesini kullandı.

ALERJİ, SİNÜZİTİ BERABERİNDE GETİRİYOR

Bahar mevsimiyle beraber bahar alerjisi de geldi. Bahar alerjisinden nasıl korunabiliriz?

Bahar aylarında dış ortam havasın bulunan alerjenlere karşı duyarlılığı olan bir kimsede, alerjenler ile karşılaşma burunda akıntı, aksırık, kaşıntı, tıkanıklık; gözlerde kızarıklık, sulantı, batma hissi, yaşarma şeklinde yakınmalar oluşturur. Bu rahatsızlığa bahar alerjisi denir. Bahar alerjisi burunda ve gözlerde neden olduğu sorunlar ile iş ya da okul başarısının düşmesi, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon ve uyku bozukluğu nedenidir. Bu durum yaşam kalitesinin bozulması yanında kişinin performansında azalmaya neden olur. Ayrıca sinüzit, orta kulak iltihabı ve astımın kötüleşmesi gibi etkileri de beraberinde getirebilir.

Bahar alerjisi çocukluktan yetişkinliğe kadar her yaş grubunda çok sık görülür ve görülme sıklığı yüzde 10-25 arasında değişir. Tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi bahar alerjilerinin gelişmesindeki en büyük risk faktörü o kişinin ailesinin alerjik olmasıdır. Ancak son 20 yılda, özellikle gelişmiş ülkelerinde, alerjik hastalıkların iki kata varan oranlarda artmış olması, çevresel faktörlerinde alerji gelişiminde önemli rolü olduğunu göstermiştir. Sigara, egzoz, hava kirliliği maruziyetleri, giderek daha hijyenik ortamlarda yaşanmaya başlanması, daha az enfeksiyon geçiriyor olmanın bu artışta rolü olduğuna inanılmaktadır.

ÇİMEN POLENLERİNE DİKKAT

Nisan ve Temmuz aylarında çok sık görülen alerjik nezle, neden kaynaklanıyor? Neler yapmalıyız?

Bahar alerjisi dendiğinde Nisan-Temmuz arasında görülen alerjik nezle akla gelir. Ülkemizin beş farklı ilinde yaptığımız araştırmada bahar alerjisinin en fazla çayır, çimen polenlerinden ileri geldiğini gördük. Bunların yanında havada bulunan ağaç ve ot polenleri ve de küflerde bahar alerjisinin bir nedeni olabilirler.

Polenler, bitkilerin üreme tozlarıdır. Genelde hafif oldukları için ısınan havada yükselirler ve rüzgârın da etkisi ile çok uzaklara gidebilirler. Ağaç polenleri Mart ayında,  çayır ve çimen polenleri Nisan-Temmuz arasında, ot polenleri ise Eylül ayından Kasım ayına kadar havada daha yoğun bulunurlar. Havadaki polen yoğunluğu bölgenin bitki örtüsü, yağış miktarı ve sıcaklığı gibi iklim özelliklerine göre değişiklik gösterir.

Polenlerden korunmak için:

Polenlerin yoğun olduğu mevsimlerde, zorunlu olmayan açık hava aktivitelerini en aza indirmek gerekir. Polenlerin atmosferde yoğun olarak bulundukları anlarda (sabahın erken saatleri, sıcak, kuru ve fırtınalı havalarda) mümkünse dış ortam etkinliklerini ötelemek yerinde olur.

Kapalı ortamlardaki polen miktarını azaltmak içim araba ve evlerin pencerelerini sürekli kapalı tutmak gerekir. Polenler daha çok sabah saat 05.00-10.00 arasında yayıldıklarından, evi öğleden sonra havalandırmak daha uygundur.

Yoğun polen dönemlerinde mümkünse ortamın polen filtresi olan klimalarla havalandırılması bir tercih olabilir.

Dışarıdan eve gelince giysilerinizi değiştirin. Burun içi ve saçlarınızı iyice yıkayın, banyo yapın.

Çamaşırlarınızı dışarıda kurutmayın, mümkünse polen mevsiminde çamaşır kurutma makinesi kullanın.

Alerjik kişiler bahçede çalışacaksa uzun giysilerle vücudu kapayarak çalışmalı, eve girerken bu giysileri hemen değiştirmeli, üzerine konan polenlerde kurtulmak için hemen duş yapmalıdırlar.

Evcil hayvanlar dış ortama çıkarıldıklarında tüylerine yapışan polenleri eve taşıyabileceğinden bu hayvanların uzun yürüyüşlerden sonra eve alınırken yıkanması polen temasını azaltmada yardımcı olabilir.

Sadece ev ve çevresindeki bitkiler sorumlu görülüp bahçedeki ağaçların kesilmesi, yeşilliklerin yok edilmesi doğru değildir. Polenler, kilometrelerce uzaklardan gelebilirler.

Yağmurdan sonra iki saat kadar havada polen yoğunluğu çok azalır. Açık hava aktiviteleri genellikle yağmur ardından yapmak daha uygundur.

Mümkünse bölgesel polen dağılımı haritası veya bilgilerine ulaşılmalı, o bölgedeki mevsimsel dağılıma göre sakınma önlemleri alınmalıdır.

SIK HAPŞIRMANIN NEDENİ BUNDAN KAYNAKLANIYOR

İnsanların kesintisiz olarak arka arkaya hapşırmasının nedeni alerjiden mi kaynaklanır?

Alerjik nezle burunda akıntı, hapşırık, kaşıntı ve tıkanıklığa neden olur. Gerçekte bu yakınmalar nezle virüsü ile de gelişen mikrobik nezlede de görülür. Ancak bahar alerjisini mikrobik nezleden ayıran en önemli özellikler kaşıntı ve hapşırık yakınmalarının daha ön planda olmasıdır. Sanki burun içinde karınca varmışçasına olan şiddetli kaşıntı yanında, krizler şeklinde gelen ve üst üste olan aksırıklar her zaman alerjik bir nezleyi akla getirmelidir. Üst üste beş veya üzerinde hapşırıyorsanız alerjik nezle olma ihtimaliniz çok yüksek demektir. Bu hapşırık krizlerinin alerjen teması ile yani özellikle Nisan-Temmuz aylarında dış ortamlarda gerçekleşiyor olması hemen her zaman bahar alerjisini düşündürmelidir.  

Kronik alerjilerden korunmak için neler yapmalıyız?

Alerjilerin modern, gelişmiş, endüstrileşmiş, aşırı hijyenik, hava kirliliği yoğun bölgelerde daha fazla görüldüğünü dikkate aldığımızda alerji gelişimini engellemek için yaşantımızı doğal ortamlarda sürdürmeye daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. Toplumumuzun yaklaşık 1/3-1/4ü alerjik hastalık sahibidir. Ama toplumdaki her birey alerjik bünyeli olsun veya olmasın hayatında asgari bir alerjik olay yaşar. Kronik alerjiler astım, alerjik nezle, egzama, besin alerjisi gibi tablolara neden olur ve uzun süren, yaşamı olumsuz etkileyen hastalıklar olarak anılırlar. Bu durum daha uzun soluklu planlı bir mücadele gerekliliğini ifade eder. Kronik alerji yakınmalarından kurtulmanın ilk basamağı sorumlu alerjenin ortaya konarak onunla olan temasın ortadan kaldırılmasıdır. İlaç veya aşı tedavisi bu mücadelenin sonraki basamakları olacaktır.

İnsanların son zamanda şikâyet duyduğu bir diğer alerjide besin alerjisi. Birçok alerjide belli bir yaş grubundan sonra ortaya çıkıyor. Besin alerjilerinin sebepleri neden kaynaklanıyor? Bu konuda önerileriniz olur mu?

Besin olarak bildiğimiz bir gıda ona alerjik birisi için zehir etkisi göstererek hayatını tehdit edebilir. Yemek yemekten keyif almayan olmayabilir mi, özellikle de acıktığımızda. Oysa besin alerjisi olanlar bir yemeğin hemen öncesinde büyük stres hissediyorlar. Çünkü öncelikle o yemeğin içinde kendilerinin alerjik olduğu besinin bulunup bulunmadığından emin olmak ihtiyacı duyuyorlar. Hata yaptıklarında o ortamı şiş bir yüz, nefes darlığı veya bazen ambulans ile terk etmek durumunda kalacaklarını biliyorlar. Ne yazık ki, besin alerjisi olan bir kişinin ortalama iki yılda bir başına böyle bir durum geliyor. Özellikle ev dışı bir yerde yemek yeme durumunda kalındığında. Her gün daha fantastik, farklı tat ve lezzetlerle yemekler üretiliyor ve bu durum hiç aklımıza gelmeyen besinlerin bir araya gelmesine neden oluyor. Bu durum besin alerjili kişileri giderek artan bir risk altına sokuyor. Çözüm ise alerji yapma riski yüksek olan besinlerin mutlak surette etiketlerde/menülerde belirtiliyor olmasında.

Besin alerjisi durumunda kişinin bağışıklık sistemi o besini tehlikeli bir düşman olarak algılar ve onu (besini) ortadan kaldırmak, tehlikesiz hale getirmek için şiddetli ve abartılı tepkiler verir. Alerji varlığında reaksiyonlar besin alımından dakikalar-saatler içinde ortaya çıkabileceği gibi günler içinde de ortaya çıkabilir. Genelde besinlere bağlı alerjik reaksiyonlar yaşam konforunda ciddi bozulmadan yaşamı tehdit edebilen boyuta kadar değişebilir ve o hastalar için besinin diyetten surette çıkarılmasını gerekir.

EN SIK RASTLANAN BESİN ALERJİLERİ

Besin alerjisinin toplumumuzun yüzde 1-5’ini etkiliyor ve en fazla etkilenen yaş grubu çocuklar. Her besin alerji yapabilirse de en sık alerji yapan 8 adet besindir. Bunlar süt, yumurta, kuruyemişler, kurubaklagiller, susam, buğday, balık ve kabuklu deniz ürünleridir. Besin alerjileri tüm dünya olduğu gibi ülkemizde de son on yılda büyük bir artış gösterdi. Görülme sıklığındaki artışın nedeni tam anlaşılmış değil. Ama endüstrileşmenin, modern yaşamın, aşırı hijyenik olmanın, hava kirliliğinin, sonuçta doğal yaşamdan uzaklaşmanın, rolü olduğuna inanılıyor. Son 20 yılda, besin alerjisi gelişimini engellemek için, bebek beslenmesine alerjik besinleri geç dönemler ekliyorduk. Örneğin yumurta akı ve kuruyemişlere 1-2 yaştan sonra başlanmasını tavsiye ediyorduk. Ancak son veriler bu yaklaşımın besin alerjisini azaltmak bir yana artırabileceğini gösterdi. Bugün bir bebeğin 4-8 aylarda alerjik besinler ile tanıştırılmasının daha doğru olduğuna karar verdik. Bebek bir besini tolere etmeyi öğrenmezse alerji geliştirebileceğini düşünüyoruz.   

BEBEKLİK DÖNEMİNDE GELİŞEN ALERJİLER KALICI OLABİLİYOR

Sonuçta annelere ilk çocuklarında vermiş olduğumuz öneriden farklı bir öneri vermiş oluyoruz. Bebeklik döneminde gelişen besin alerjilerin bir kısmı yaş büyüdükçe kaybolabiliyor, ama kalıcı olan besin alerjileri de var; örneğin kuruyemiş alerjileri. Besin alerjisi şüphesiz sadece çocukların sorunu değil, erişkin dönemde ortaya çıkan besin alerjileri de var. Bu tip alerjilere çoğunlukla polen alerjili kişilerde rastlanıyor. Polenlerin içinde bulunan bazı alerjenleri içeren besinler hastalarında dudak ve dillerin de şişme, kaşıntı, kızarıklık ve hatta nefes darlığına neden olabiliyor. Polen alerjili kişilerde gelişen bu alerjiye “Polen Besin Alerji Sendromu” deniyor. Örneğin; huş polen alerjisine şeftali, elma, armut alerjisi eşlik edebilirken, pelin otu polen alerjisine kereviz, çayır polen alerjisine karpuz, servi polen alerjisine portakal alerjisi eşlik edebiliyor.  

ALERJİLERİN KANITLANMIŞ BİR TEDAVİSİ YOK

Çocuk döneminde başlayan alerjiler konusunda anne ve babalar ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz? Nelere dikkat etmeleri gerekiyor?

Alerjik hastalıklar karşımıza çok farklı tablolarda çıkarlar. Alerji süresine göre kısa veya uzun süreli, şiddetine göre hafif veya ağır, tutulan organ sistemine göre tek veya çoklu organ alerjileri olarak sınıflanabilir. Hemen her alerjinin kendine özgü bir öyküsü vardır. İnek sütü, yumurta gibi besin alerjileri çoğunlukla 2-3 yıl içinde geçerken kuruyemiş alerjileri daha kalıcı olurlar. Ev tozu alerjisi yıl boyu suren müphem yakınmalar ile seyrederken polen alerjisi yılın 2-3 ayında çok gürültülü yakınmalara neden olur.

Kimi kişilerde bir alerjene duyarlılık varken kimilerinde ise çoklu alerjiler vardır. Alerji mücadelesinin ilk basamağı her zaman alerjenden uzak durmaktır. Bu şekilde yakınmalar kontrol altına alınmıyorsa sonraki basamaklarda ilaç ve aşı tedavileri uygulanır. Alerjik hastalıklar tedavileri oldukça yüz güldürücü sonuç verirler. Uygun tedavi önlemleri alındığında hastalık yakınmalarını büyük oranda kontrol altına alabiliriz. Besin alerjilerinin kanıtlanmış bir tedavisi yoktur. Alerjik olunan besinin alımına izin veren herhangi bir ilaç mevcut değildir.  

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız
Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı