İşlediğimiz küçük büyük her günah Resülullah (s.a.v)’in ifade buyurduğu gibi, tevbe istiğfar ile silinmezse veya kişi ve kul hakkı, devlet millet hakkı gibi günahlardan dolayı helallik alınıp kişiyle anlaşılmazsa veya millet malına ait olanlar millet namına telafi yoluna gidilmezse kalbimize yerleşir ve oradan ben burdayım diye sinyal verir.
BELA VE MUSİBET GETİRİR
Bu sinyal şeytana ve lanete kapı açar, zemin hazırlar. Birçok Hadis-i Şerifte, günahların bela olarak geri döneceği ve özellikle içki, kumar, faiz, zina ve fuhşun kıtlık, yokluk, anarşi-terör, kin ve düşmanlık gibi sonuçlara sebep olacağı, doğal afetler ve felaketlere yol açacağı da bildirilmektedir. Bir başka husus ise kişisel günahların toplumda bağışıklık kazanarak engellenmemesi ve herkesin günah işlemeye yönelmesidir. Bunun örneklerinden bir de yine İsrail Oğullarından bir toplumun, Hz. Davut ve Hz. İsa diliyle beddua edilip lanete uğratılmasıdır. Bunların günahı, isyan edip küfre düşmeleri ve kötülere engel olmamaları, iyiliği teşvik etmemelerdir. (Maide, 78-81).
Kısacası günahlarımız bizi takip eder ve bela ve musibetleri çağırır, kötülüğü davet eder, şeytanı musallat eder. Ayet ve hadislerde bunlara dair bolca mesaj ve işaret bulacaksınız. Mesela:
HEPSİNİN BİR BEDELİ VARDIR
“Faiz yiyenler şeytan çarpmış gibi kabirlerinden kalkacaklardır.” (Bakara, 2.275) ayeti ile yine işledikleri günahlar ve taşkınlıklar yüzünden suretleri değiştirilip domuz ve maymun suretine sokulanlar bunun açık örnekleridir. (Bakara, 2.65; Maide, 5.60; Araf, 7.165-166)
Bütün bunlar, Allah’ı bırakıp şeytana uymaktan kaynaklanıyor: “Kim, Rahmanın Zikrini (ders ve ibret dolu Kur’an’ı) görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.” (Zuhruf, 43.36) Şeytanın kendisine yol gösterdiği insanın varacağı yer de “kılavuzu karga olanın…” varacağı yerdir. Başı beladan kurtulmaz, burnu pislikten çıkmaz.
Evet, işlediğimiz her günahın mutlaka bir bedeli vardır ve acilen tevbe etmezsek bu bedeli mutlaka öderiz, şeytan onlarla bizi vurur, masumlar da etkilenir. Özellikle üst seviyelerde işlenen günahlar herkesi ilgilendirdiği için bunların faturasını toplum olarak öderiz. Bütün bunları özetleyen bir ayet ise şöyledir:
FİTNEDEN SAKINMAK ŞART
“Bir de öyle bir fitneden (bela-musibet ve azaptan) sakının ki o, geldiği zaman sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmaz hepsini perişan eder.” (Enfâl, 8.25)
Başımıza gelenlerin suçunu başkalarında aramaya gerek yok, hata bizim, günah bizim, bedelini de ödeyeceğiz. Konuyu tarihi bir örnekle noktalayalım: Hülâgu, Bağdat’ı yakıp yıktıktan sonra bir İslam Alimine sorar: “Bizi buraya getiren, size musallat eden nedir?” O Alim zat: “Sizi buraya getiren bizim günahlarımızdır!” der. Hülâgu bu defa da:
“Peki, bizi buradan nasıl göndereceksiniz?” diye sorar. Alimin cevabı da çok nettir: “Biz ahlakımızı ve hayatımız Kur’an’a uydurmaya başladığımızda siz gidersiniz veya bize tabi olursunuz!”der.
İşte İslam âleminin temel meselesi budur! Eğer biz, Hıristiyan ve Yahudilerin zulmünden kurtulmak istiyorsak Kur’an ve sünnete dönmek zorundayız. Çünkü Allah’a itaat edene her şey itaat eder.
RAMAZAN'IN İKİNCİ CUMASINDA MESCİD-İ AKSA'DA İZDİHAM
Filistinliler, İsrail’in çıkardığı tüm zorluklar ve engellere rağmen ramazan ayının ikinci cuma namazını kılmak için Mescid-i Aksa’ya akın etti. Kudüs İslami Vakıflar İdaresi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, yaklaşık 200 bin Filistinli Mescid-i Aksa’da cuma namazı kıldı.
İSLAMİ RÜYA TABİRLERİ
İbni Sîrin: Rüyasında Kâf suresini kısmen veya tamamen okuyan veya dinleyen, ibâdet-ü tâat ve Allah rızasını kazanmak için çalışır.
Kirmânî: Halka iyilik eder, sözünde sadık ve sabit olur.
Câfer-i Sadık: Allah’ü Teâlâ ona hayır ve bereket ihsan eder ve nimetini artırır.
Abdülgani en-Nablûsî: Peygamberlerin ilmine ve ameline sahip olur.
İbni Kesir ve Nâfi: Sözünde durur, borcuna sadık ve güvenilir olur. Hayır ve iyilik kapıları açılır.
İbni Fudâle: Rızkı bol olur ve kolay ölümle vefat eder.
DUALAR VE NİYAZLAR
BİZİ MERHAMETİNLE KORU
Allah’ım! Sen Rahmansın, Rahimsin. Rahmet ve merhameti yaratansın. Sen, rahmeti gazabından ileri olan ve kullarına karşı üzerine rahmetini, şefkatli ve merhametli davranmayı vacip kılan Rabbimizsin! O halde bizi de bu rahmet ve merhametinle koru, himaye buyur.
Ey Rabbim! Bizzat bu aciz, fakir ve hakir kulun, senden rahmet ve merhametini istiyor, herkesten çok ihtiyacı olduğunu biliyor, rahmetini esirgeme lütfen! Dünya ve ahirette günahlarımın, kusurlarımın çokluğuna bakıp da beni cezalandırdığın, mahrum ettiğin kullarından eyleme!
Allah’ım! Senden diliyorum ve dileniyorum ki, beni sevginden, rahmet ve merhametinden, ilgi ve şefkatinden mahrum bırakma!
Ey duaları duyup dinleyen, dua ettiren ve dualarımızı kabul eden, en güzeliyle karşılık veren Rabbim!
Bu yaptığım duayı, benden dua isteyen, dua bekleyen, duaya muhtaç olan ve bana dua eden ehli imanla bu sayfayı hazırlayıp sunan ve bu sayfada yazmama vesile olan kardeşimle, kardeşlerimle beraber el açıp dua etmiş gibi kabul buyur. Onların da benim de maddi manevi sıkıntılarımızı bertaraf eyle ve bizi iki cihanda aziz ve bahtiyar eyle, cennet ve cemalinle cümlemize ikram ve ihsan eyle!
GÜNÜN AYETİ
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.” (Ahzâb, 33.70-71)
GÜNÜN HADİS-İ ŞERİF'İ
“Kim Allah’tan başka hiçbir ilâh bulunmadığına, O’nun bir olduğuna, ortağı olmadığına, Muhammed’in de O’nun kulu ve Resulü olduğuna, İsa’nın da Allah’ın kulu ve resulü, Meryem’e ilka ettiği kelimesi ve ruhu olduğuna, cennet ve cehennemin de hak olduğuna şehadet ederse, ameli ne olursa olsun, Allah onu mutlaka cennete koyar.” [Buhari ve Müslim]
İLMİHAL KÖŞESİ
HER ŞEY ALLAH’I ZİKREDER
Allah’ı çok zikretmek, bizim dışımızdaki mahlukatın zikrine iştirak etmektir. Çünkü her bir ağaç ve yaprak, her bir çiçek ve böcek, kendi lisanıyla ve binbir dille Allah’ı zikreder, onu tespih eder. Ey insan! Sen de Allah’ı çok zikret ki, bu zikir halkasına katılasın ve bu manevi atmosferin feyiz ve bereketten mahrum kalmayasın…
İSİMLERİMİZİN ESMASIYLA DUA EDİN
İSMİNİN EBCEDİ VE ESMASI
Kader: 304 Yâ Basîr: 302
Kadîr: 314 Yâ Rakîb: 312
Kadriye: 319 Yâ Şehîd: 319
Kağan:1151 Yâ Müzhir: 1145
Kâmile: 96 Yâ Azîz: 94
Karin: 360 Yâ Maruf: 361
Kemaleddin: 186 Yâ Mukaddim:184
Kerem: 260 Yâ Rahîm: 258
Kerim: 270 Yâ Kerîm: 270
Kevser: 726 Yâ Hâlık: 731
Kezban: 80 Yâ Hasîb: 80
Korkmaz: 454 Yâ Fettah: 489
Korkut: 812 Yâ Habir: 812
Kudret: 704 Yâ Vâris: 707
Kutsi: 174 Yâ Kuddûs: 170
Kübra: 232 Yâ Kebîr: 232
Kürşad: 531 Yâ Şekûr: 526
RABBİM SENDEN İSTİYORUM
VEHHÂB İSMİYLE ÖZEL İSTEK DUASI
Esmâ-i İlahi kendi miktarınca “Ya Vehhâb” diye (14 veya 14x14: 196) kere çekilip bitirilince bu isim şefaatçi yapılarak, varsa özel isteğini belirterek şöyle dua edilebilir:
“Allah’ım! Ya Vehhâb! Rahmet Peygamberi veSenin Peygamberin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile sana yöneliyor ve senden istiyorum ki, “el-Vehhâb” ism-i şerifin hürmetine benim maddi manevi istek ve ihtiyaçlarımı gider. Şüphesiz sen karşılıksız ikram ve ihsan edensin, beni de lütuf ve ihsanlarından mahrum etme. Beni fakirlikten, el alemin eğlencesi ve küçük görüp horladığı bir insan olmaktan kurtar. Beni bol rızkınla rızıklandır ve zengin et.
El-Vehhâb isminle sana yöneliyor ve bu ismini şefaatçi yaparak senden istiyorum, ihsan eyle! Allah’ım! Bana soyumun devam edeceği, aklı başında, beden ve ruh sağlığı yerinde hayırlı ve güzel bir evlat ihsan eyle!
Allah’ım kendisiyle sana yöneldiğim ismini ve Peygamberin Hz. Muhammed (s.a.v)’i bana şefaatçi kıl ve benim duamı kabul eyle, isteğimi ihsan eyle! Âmin!”
ŞİİR KÖŞESİ
O SAAT GELİR
Güllere Kan Bulaştı
(Filistin’de şehit düşen kardeşlerimize ve bizim şehitlerimize armağan olsun…)
**
Bir kara haber geldi her yöreyi dolaştı,
Yaktı yüreğimizi feryatlar göğü aştı…
Genç yiğitler göklere uçup gitmiş el ele,
Şehit düşmüş Mehmedim güllere kan bulaştı.
***
Müjde almış göklerden, gülerek uçup gitmiş,
Ömrünün baharında dünyadan göçüp gitmiş.
Vatan millet uğruna “Allah, Allah” diyerek,
Bayrağıma sardılar, ellere kan bulaştı…
***
Dağladı yürekleri, ağlattı anaları,
Geride kalanları, gelin, kaynanaları…
Şehitler diyarına yelken açtılar onlar,
Vatan gülistan oldu, güllere can bulaştı…
***
Milyonları peşinden sürükledi duaya,
Gül kokusu yayıldı na’şından tüm havaya.
Uğurladık gururla ve ağlaya ağlaya,
Onlar cennete yolcu, bize hicran bulaştı…
***
Onlar ölümsüzlüğe yolculuğa çıktılar,
Sanıyor ki katiller toprağa kan döktüler.
Şehadet arzusuyla canını feda eden,
Askerimden bizlere inci mercan ulaştı…