İş yerlerinden okullara kadar birçok yerde koronavirüs önlemi alındı. SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni koronavirüsün yaptığı hastalığın adı COVİD-19’dur. Hastalık çok hafif olgulardan çok ağır ve ölümcül olgulara kadar ilerliyor. Kalp, tansiyon, şeker ve akciğer hastalığı olanlar ise hastalık açısından riskli grupta yer alıyor. Özellikle kalp, tansiyon, şeker ve akciğer hastalığı olanlar ve sigara içenler koronavirüs etkisini merak ediyor. Koronavirüs sigara içenleri nasıl etkiliyor? Sigara içenler nasıl önlem almalı? gibi sorular araştırılıyor. Bu tür kronik hastalık durumu olanların ve yaşı ileri bireylerin daha dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyarıda bulunan uzmanlar virüsün sigara içen bireyleri daha çok etkilediğinin altını çizdi.
Dr. Melike Yavuz, koronavirüslerin hem insanlarda hem de hayvanlarda yaygın olan bir virüs olduğunu ve yeni koronavirüsün ise asıl konakçısı olan yarasalardan bir ara konakçı aracılığıyla insana geçtiğini belirterek şunları söyledi:
"Koronavirüsler, develer, sığırlar, kediler ve yarasalar dahil olmak üzere birçok farklı hayvan türünde yaygın olan büyük virüs ailesidir. Bu virüslerin bazıları insanlarda soğuk algınlığı olarak adlandırdığımız hastalığa neden olmaktadır. Soğuk algınlığını hepimiz hayatımızın bir döneminde yaşamışızdır. Basit üst solunum yolu belirtileri ile tedavi gerekmeden kısa sürede iyileşir. SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni koronavirüsün yaptığı hastalığın adı ise COVİD-19’dur. Hastalık çok hafif olgulardan çok ağır ve ölümcül olgulara kadar değişen geniş bir spektrumda seyretmektedir. 60 yaş üzerinde daha ağır seyreden hastalık yaş ilerledikçe daha da ağırlaşmaktadır. Kalp, tansiyon, şeker ve akciğer hastalığı olanlar ise hastalık açısından riskli gruptadır. Bu tür kronik durumu olanların ve yaşı ileri bireylerin daha dikkatli olmaları gerekir. Ancak riskli grupları korumak için genç ve aktif bireylere daha fazla sorumluluk düşmektedir. Çünkü kendileri hastalığı hafif belirtilerle atlatırken riskli bireylere bulaştırma riski taşırlar."
"HASTALIK SİGARA İÇENLERDE DAHA AĞIR SEYREDİYOR"
DHA'ya yaptığı açıklamada virüsün sigara içen bireyleri daha çok etkilediğinin altını çizen Yavuz, "Koronavirüs solunum yollarını etkileyen bir hastalıktır. Ağır vakıalarda solunum yetmezliği ve akciğer organ yetmezliği gelişir. Ölüme neden olan da daha çok bu durumlardır. Sigara bilindiği üzere en çok akciğerlerimizi etkiler. Sigara içenlerin akciğerlerinde içilen sigara miktarı ve süresine göre değişken olmakla birlikte hasar gelişir. Hastalığın sigara içenlerde daha ağır seyretmesinin temel nedeni budur. Sigarayı azaltmak bu riski azaltmaz. Bilimsel çalışmalar sigara bırakma ne kadar erken gerçekleşirse sigarayla ilişkili hastalık riskinin de o kadar azaldığını göstermektedir. 30 yaşından önce sigara bırakanların sigarayla ilişkili hastalık riski zaman içinde hiç sigara içmemişlerle aynı seviyeye inmektedir. Sigarayı azaltmayı değil bırakmayı öneriyorum. Çünkü sigara için güvenli bir düzey yoktur. Günlük bir sigaranın bile kalp damar hastalığı riskini artırdığına dair yayınlar vardır." uyarısında bulundu.
"MASKE ÇOĞUNLUKLA BİLİNÇSİZCE KULLANILIYOR"
Virüsle ilgili doğru bilinen birçok yanlışı sıralayan Dr. Melike Yavuz, bu konuda en etkili yöntemin el yıkama olduğunu belirtti. Bunun çok basit ve klişe geldiği için pek itibar görmediğini söyleyen Yavuz, şu şekilde konuştu:
"Onun yerine virüsten korunmada etkisi ispatlanmamış başka şeylere daha çok itibar ediliyor. Sarımsak, sirke, burnun tuzlu suyla yıkanması gibi birçok şeyden bahsediliyor. Bilimsel olmayan hiçbir şeye itibar edilmemeli. Tüm virüs, bakteri ve mantarlara karşı etkisi kanıtlanmış en etkin korunma yöntemi el yıkamadır. Bol su ve sabunla sık sık ve en az 20 saniye etkin el yıkamak. En önemli diğer bir yanlış ise herkesin bilinçsizce maske kullanması. Maske çok etkin bir yöntem. Ancak doğru kullanılırsa etkili olur. Oysa maske çoğunlukla bilinçsizce kullanılıyor. Maske takmadan önce ellerin iyice yıkanmış olması gerekir. Maskeyi düzeltmek için sık sık elimizi yüzümüze götürmememiz gerekir. Aksi durumda maskede biriken mikroplarla temas etmiş oluruz. Maskenin kullanıldıktan sonra hemen çöpe atılması ve sonra da ellerin yine etkin bir şekilde yıkanması gerekir. Oysa bu maskeler gün boyu tekrar tekrar kullanılıyor, sık sık düzeltmek ya da hava almak için elle temas ediliyor. Maske kullanımı öncesi ve sonrasında da el yıkama alışkanlığımız olduğunu pek düşünmüyorum. Bu şekilde yanlış kullanıldığında da bir korunma yöntemi, infeksiyonu yayan bir bulaşma kaynağı haline geliyor. Doğrusu maskeyi hasta olanların kullanması. Bu daha maliyet etkin bir çözüm olacaktır. Böylece daha az maske kullanımı ile daha etkin bir korunma sağlanacaktır."