Murat KELKİTLİOĞLU murat.kelkitlioglu@aksam.com.tr
Türkiye düşmanı terör örgütleri ve militanlarına kucak açan, referandumdan ‘Evet’ çıkması durumunda Türkiye’yi tutamayacağını herkesten çok daha iyi gören başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri. Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, hiçbir bakana ülkelerinde miting izni vermemek için seferber olmuş durumdalar. Bütün bunlar bile kararınızı vermek için yeterli değil mi?
16 Nisan’da yapılan da 2007’de yarım kalan işin tamamlanmasıdır. Kaybedilen Başbakanlar, bakanlar, teröre verilen canlar, kaçırılan tarihi fırsatlar, koalisyonlar, krizler ve yoksulluk... Hangisine yanalım? Bunun bedelini bir avuç elit değil, millet ödedi... O yüzden millet bu hikayeyi çok iyi biliyor. Eğer bu milleti biraz olsun tanıdıysam, 16 Nisan’da bu prangaları söküp atacaktır.
Uluslararası sistemin her geçen gün sıkışan, bunalan ortamı, değişim sancılarına işaret ediyor. Güç mücadelesinin sistematiğinde büyük oynamalar olmadan, yöntemler ve araçlardaki değişimin sonuçları alınmaya çalışılıyor. Güç mücadelesinin başat aktörleri olan devletler, özellikle mevcut güçleriyle sistemin çarklarını elinde tutan devletler, statükolarını korumanın refleksiyle hareket ediyor, konumlarını koruyarak güçlendirebilmek için özelliklede yeni güçlerin sahne almasının hazımsızlığıyla mümkün olan her yolu kullanıyorlar.
Blair’e göre, Trumpism ve de Brexit birbirine çok paralel şeylermiş. Temelde her ikisi de, geçmişte dünyayı stabil hale getiren, zenginlik yaratan, güvenlik sağlayan, kanuna dayanan ve demokrasi, açıklık ve iki Dünya Savaşı'ndan sonra sulh yaratan, Avrupa Birliği'ni kuran, NAFTA, NATO, Birleşmiş Milletler ve Transpasifik Ortaklık adlı ticaret anlaşması gibi büyük sistemlere karşı çıkan şeylermiş. Brexit ve Trumpism, saydığı bu güzel şeyleri bir kenara itip ekonomik milliyetçilik peşinde koşarak ABD ve de Britanya'yı daha iyi duruma getireceklerini düşünen, yanlış yaklaşımlarmış.
Dünyanın iyiliği için Türkiye... Bu sözü bundan sonra çok duyacağız. Yazar Alev Alatlı’nın, III. Milli Kültür Şurası’nda yaptığı konuşmanın son cümlesiydi. Alatlı’nın bu vecizesi, uçsuz bucaksız bir evrene düştü ve her zihinde farklı şekilde yankılandı. Biz de, hissettirdikleriyle ilgili şimdilik hiçbir yorum yapmayalım da, evrende yankılanmaya devam etsin.
104 milyarlık büyüklüğe ulaşan işsizlik sigortasından faydalanmak için son 4 ay kesintisiz prim ödenmesi şart. Ancak bazı istisnalar var. Örneğin bu son 4 ayda rapor alan, ücretsiz izin kullanan kişiler de işsizlik maaşı alabilir. İşsizlik sigortası fonunda Ocak 2017 itibarıyla 104 milyar TL’nin üzerinde para birikti. İşsizlik sigortası fonunda para birikmesi çalışanların ve işverenlerin geleceğinin güvence altında olması demektir. Fon ne kadar büyürse bu güvence o kadar genişleyecek demektir. Fondaki paranın son dönemde istihdam teşvikleri için kullanılması gündemde.