Murat KELKİTLİOĞLU murat.kelkitlioglu@aksam.com.tr
Ana muhalefette yeni bir gelenek oluştu! AKŞAM'a demeç veren 'cesur' vekiller, politbüro komiserlerinden zılgıt yiyince "Sözlerimiz çarpıtıldı" diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyor. Ses kayıtları elimizde, ne eğdik ne büktük! Ama bir önerimiz var, AKŞAM'a röportajı disiplin suçu haline getiren bir tüzük değişikliği yapın, siz de kurtulun biz de!
Ülkemizde herkes kendi fikrini savunabilir. Ancak kimse nefret suçu işleme hakkına sahip değildir. Her tür yaşam biçimi saygıdeğerdir. Kimse bir başkasına yaşam biçimi dayatamaz. Türkiye bunları hiçbir zaman gerçek bir sorun olarak yaşamadı. Bundan sonra da yaşamaz. Bunları suistimal edenleri ise geçmişten çok daha zor günler bekliyor.
İslam coğrafyasında yeniden silkinişin, dirilişin geleceğine sahip çıkma bilincinin oluşması gerekiyor. Bunun için akademi dünyası öncü işlev üstlenebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu noktadaki hassasiyetleri ve Prof. Dr. Yekta Saraç’ın başkanlığında yeni YÖK’ ün bu noktadaki hedefleri, meselenin özüne dair son derece kıymetli anlamlar içeriyor…
Bir ülke AB üyesi olmak için demokratik standartlara sahip olmak, insan hakları ve hukuk kurallarına sadık olmak zorunda idi. Ama ya ülke, üye olduktan sonra kurallarını ve hukuk temellerini değiştirirse ne olacaktı? AB kurallarının 'Article 7' adlı kuralı 1999'da Amsterdam’da gündeme gelmişti. Ülkeye bazı yasaklar uygulanacak ve mesela oy verme haklı kullandırılmayacaktı. Ancak ülke ikaz önlem ve sürelerini geçtikten sonra eğer ciddi şekilde AB kurallarına uymamazlık yapıyorsa da, ancak AB üyelerinin tümünün oyu ülkeyi cezalandırabilirdi. Ama kendisi de Article 7 ile başı ağrıyan Macar Başbakanı Victor Orban eğer Polonya'ya yasaklar getirilirse, Macaristan’ın karşı oy kullanarak Polonya'yı kurtaracağını açıklamıştı.
İsteğe bağlı sigortalılık konusunda memurlar için önemli bir istisna bulunuyor. Buna göre, en az 10 yıl memurluk yapmış ve daha sonra ayrılmış bir kişi, primlerini ödemeye devam etmesi halinde memur olarak emekli olabilir.
Zira bu serüven, Rika’dan, Divani’ye, Nesih’ten, Sülüs’e, Talik’ten Siyakat’a uzanan hat türlerinin bilgisine, kültür kodlarımıza ve aslında bizi kendimize götürüyor. Yeni nesli, kapatılmış bu tarih parantezini açarak, zihinsel blokajları ortadan kaldırıp, bir imparatorluk kültürü ile tanıştırmak için, Osmanlıca öğrenmek teşvik edilmeli ama bunun sadece bir ilk adım olduğu da anlatılmalı. Fakat bu anlatım, öylesine davetkar olmalı ki, gençler o ilk adımın götüreceği ufku anlayabilmeli.