• $32,343
  • 35,1428
  • 2310.2
  • 9079.97
18 Nisan 2020 Cumartesi 08:01 | Son Güncelleme:

Seyircisiz sanat mümkün mü?

Seyircisiz sanat mümkün mü"
- GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Perdeler kapandı, sahne ışıkları söndü, konserler iptal edildi. Kimi turne sırasında Korona engeline takıldı, kimi konser hazırlıkları yaparken. Kültür kurumları ise bundan sonrası için çözüm arayışında… Peki seyircisiz sanat mümkün mü?

Pandemi döneminden en keskin şekilde etkilenen alanlardan biri de kültür ve sanat. Seyirci ile etkileşimli sanat dallarını icra eden sanatçılar için online konser ve performanslar bir alternatif gibi görünse de uzun vadede yeni çözümlere ihtiyaç var. Arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu, müzisyen Coşkun Karademir ile İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’e sanat dünyasının bu süreçten nasıl etkilendiğini ve bireysel tecrübelerini sordum.

ŞİRİN PANCAROĞLU: GEÇİŞ SÜRECİNİ YÖNETMEK ZORUNDAYIZ

Önümüzdeki süreçte başka birçok konuda olduğu gibi konserlerle ilgili büyük bir belirsizlik var ve bunu böyle kabul etmek gerekiyor. Kendi adıma çalgı eğitimini telekonferans ve videolar aracılığıyla yapıyorum. Çok farklı işliyor orada süreç; ama iyi ki internet var! İçinde yer alacağım ve fiziksel birliktelik gerektiren başka türlü inisiyatiflerin bir kısmını yapamadık. Öte yandan başka çalışmalar içine girdim. Açıkçası her zamanki kadar faalim, hatta daha çok, çünkü bir şeyler yeşeriyor hayatta her türlü durumdan. Bu geçiş sürecini yönetmek, kendi mesleki hayatım adına konuşayım, başlı başına zaman ayırmam gereken bir durum teşkil ediyor. Hem belirsizliği yönetmek, hem de kendine yeni format atmak çok enerji alan bir şey. Ama sağlık olsun, gerisi için uğraşmaya gelmişiz zaten.

DİNLEYENLE İCRACI ARASINDAKİ BAĞ VAZGEÇİLMEZ

3 Nisan’da İzmir’de Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Müştemilat Kumpanya’nın organize ettiği solo bir resital yaptım büyük salonda. Konser canlı olarak büyükşehir belediyesinin sosyal medya kanallarından yayınlandı. Salona vardığımda kendi provamdan ziyade canlı yayın prodüksiyon ekibi için prova yapmam gerekti. Esas konser başlarken bir his beni çok sarstı. Provadayken boş olan dinleyici koltukları konserin başında da boştu ve kendime dedim ki, işte bir araya gelemeyişimizin sahneden resmi bu. Müthiş üzüldüm o an. Sadece iki hafta önce o salonda birbirini tanımayan insanlar birbirinden hiç çekinmeyerek oturup yan yana müzik dinliyorlardı. Parçaları geçerken arada kısa sohbetler için kalktım ve alkış olmamasına rağmen birileri beni dinliyor hissi yavaş yavaş belirdi. Alkış insana nasıl da cesaret ve motivasyon veriyormuş! Dinleyici ile icracı arasındaki o cereyan meğerse ne kadar değerli imiş! Bir görev bilinciyle hareket ettim ve fark ettim ki bu yaptığım şey insanlara huzur ve sükunet verebilir. Eve dönünce interneti açıp baktım: dinleyenler yorumlar paylaşmış. Çok duygulandım, ağlamaya başladım. Bu yorumları dinleyiciler anında görebildiği için aslında onlar bir nebze beraber gibiydiler. İcracı için de sahnede bir ekran olursa eser aralarında dinleyici yorumlarını gözünün ucuyla yakalar ve de mest olur! Tedbirlere uyularak bence tek kişilik konserler desteklenmeli. Açıkçası, bu gerçekçi ve gerekli bir çözüm. İçinde bulunduğumuzu dönemde müzisyenler şifa dağıtmalı, bunun önü açılmalı.

SANATIN TEMEL İHTİYAÇ

Sanat hayatıyla ilgili dönüşümün şekli ve boyutu doğrudan toplumun ihtiyaçlarının nasıl analiz edildiği ve buna yönelik gelişecek idrak ve tedarik ile mümkün kanımca. Biz zaten ülke olarak, bilhassa müzik alanında hangi müziğin sanatlı ve uhrevi olduğu, hangi müziğin eğlence ve gelir gider iştahlara cevap verdiği konularında sınıfta kalmıştık. Bir araya gelinmeden, dinleyici olmadan müzik nasıl olur gibi bir algıyla tutukluk hâkim şu an. Bir tür sıfır noktası ama bir fırsat da aynı zamanda. Türkiye’de sanatın bir lüks değil, temel bir ihtiyaç olduğu zaman ilerledikçe çok daha iyi anlaşılacak. Sanat ile pespaye müzik üretimlerinin ayırdı biraz netleşecek. Bir de yerel dolaşım meselesi tüm dünyada müziğe farklı bir çehre getirecek.

GÖRGÜN TANER-İKSV GENEL MÜDÜRÜ: PANDEMİ SONRASI SANAT HEYECANI GERİ GELECEK

Pandeminin sanat dünyasına da etkisi büyük oldu. Dünyada yaz aylarında yapılacağı ilan edilen çok önemli festivallerin hemen hepsi ertelendi ya da iptal edildi. IKSV olarak biz de yaz aylarındaki faaliyetlerimizi ve festivallerimizi sonbahara kaydırıyoruz. Evlerde oturduğumuz şu günlerde daha önce ürettiğimiz çeşitli belgeselleri ve etkinliklerin kayıtlarını online olarak izleyicilerle paylaşıyoruz. Youtube kanalımızdaki Leyla Gencer belgeselimiz 10 günde 50 bin kişi tarafından izlendi. Haldun Taner belgeseli de 15 bin kişiyi geçti. Bu dönem dijital dönüşüme kafa yoran bizim gibi sanat kurumlarının önünde açılan bir pencere. Bu dünya genelinde de böyle. Daha çok izleyiciye ulaşabilmek ve yeni içerikler üretmek önemli. Önümüzdeki dönemde bu tartışmanın da alevleneceğini ve daha çok kurumun dijital dünyanın nimetlerini fark edeceğini düşünüyorum. Bu hiçbir zaman izleyicisiyle fiziksel mekânlarda buluşan ve ondan aldığı elektrikle parlayan tiyatro gibi sanatların bu mekânlarda oynama cazibesini etkilemeyecektir. Seyirciyle bir arada olmak bir çok sanatçının vazgeçmeyeceği bir unsur. Sanatın ve sanatçının hayatımızdaki önemi ise bir defa daha anlaşıldı bugünlerde. Hepimiz evlerde bir sanat faaliyeti izliyoruz veya kitap okuyoruz. Özellikle bu dönemde gelir kaynaklarını yitiren sanatçılar, gruplar ve sanat kurumlarının ise muhakkak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda hem yerel yönetimlere ve hem de hükümetlere önemli görevler düşüyor. Ne zaman olacağını bilemediğimiz normale dönüş sonrasında canlı müzik, tiyatro, güncel sanat gibi disiplinlerin ve müzeler, konser salonları gibi mekânların yine seyircisiyle buluşacağını, izleyicinin de ilk tedirginlik atlatıldıktan ve bilim pandeminin geçtiğini onayladıktan sonra aynı heyecanın geri geleceğini düşünüyorum. Ama bu defa online ciddi bir alternatif olarak hayatımızdaki varlığını belki de güçlenerek sürdürecek.

COŞKUN KARADEMİR-MÜZİSYEN: MÜZİSYENLER ÜRETİM ZEMİNİNİ KAYBETTİ

Salgın başladığında Avrupa turnesinde idiniz. Neler yaşadınız o süreçte?

5 Mart’ta Hollanda’ya gittik. Erkan Oğur ve Derya Türkan ile konserlerimiz vardı. Dört konser yaptık. Konserlerin hepsi doluydu, katılım çok iyiydi. O sırada Korona yeni yeni filizleniyordu. Korku başlamıştı, uyarılar vardı. Ama yasak yoktu. Belçika ve Almanya’da bin kişi ve üzeri etkinlikler iptal ediliyordu. Bizim konser verdiğimiz salonlar bin kişi altında kapasiteli salonlar olduğu için iptal edilmedi. Bu yanlış bir tutumdu ve biraz hafife almaktı galiba. Bugün görüyoruz doğru olmadığını.

Konser verdiğimiz günlerde henüz Hollanda’da vaka yoktu. Oradan Belçika’ya geçtik. Hollanda’daki ilk ölüm haberi o zaman geldi. Belçika’da konser günü bin kişi altındaki etkinliklerin de iptal edildiği söylendi. O akşam Türkiye’den haber geldi. Ertesi sabah sekiz itibariyle uçakların iniş ve kalkışları yasaklanacak diye. Ciddi bir panik yaşadık. Zor bir süreç başladı bizim için. Konserleri yaparken de zaten stresli idik. Çünkü bir yandan doğru bir şey mi yapıyoruz endişesi vardı. Çok tedirgin konserler yaptık. Ciddi sorunlar yaşadık ulaşımla ilgili. “Öleceksek bile memleketimizde ölelim” deme noktasına gelmişti iş. Bir yandan da biliyorduk devletin bunu çözeceğini. Nihayetinde 2-3 saatlik bir telefon trafiğinin ardından İsviçre’den ertesi sabaha bir dönüş uçağı bulabildik. Belçika’dan İsviçre’ye yaklaşık 10 saatlik bir araba yolculuğuyla, uçağa yetiştik ve ülkeye döndük.

Müzisyen olarak bundan sonraki süreçte sanat hayatı nasıl devam edecek, ne öngörüyorsunuz?

Bizim açımızdan belirsiz bir süre için es verildi. Bireysel bir iş yapıyoruz genel anlamda. Karantina yeni bir durum değil bizim için. Evvelden beri evde ya da stüdyoda kapanıp saatlerce çalışmayı gerektiriyor müzisyenlik. Ama şimdi geçim noktasında sıkıntı çeken, devletin kontrolünde olmayan ve sayısı belki milyonu bulacak bir kitleden bahsediyoruz. Bunların bir yerde bir kaydı yok. Devletin verdiği imkânlardan faydalanamazlar. Madden ve manen hayatları çok zor. Yüzde yüz seyirci ile ilgili bir iş bu. Eve kapanma olayı başladığından beri sanatçılar sosyal medyada canlı yayınlar yapıyorlar. Çünkü seyircinin takdirine, alkışına özlem duyuyorlar. Müzisyen bir ömür kendini geliştiriyor. Bir sanat ve iyi kötü bir kitle elde etmeye çalışıyor. Ama bu emeğin hepsi elinden gitti. Bu psikolojiyi kaldırmak bir müzisyen için çok zor. İkincisi maddi anlamda üretimlerini ortaya koyacakları zemin yok oldu. Bu insanlar evlerini nasıl geçindirecek, kirasını nasıl ödeyecek, hayatını nasıl idame ettirecekler? Müzik sektöründe bir sahipsizlik durumu söz konusu. Garantisiz çalışıyoruz. Sahne ve konser yoksa bittin. Aynı durumda yüzlerce, binlerce arkadaşım var hem Türkiye’de hem yurtdışında. Dijital platformlar da uzun vadede müzik açısından bir çözüm yeri değil.

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'