Yazarlar

Cevdet Erdöl

Cevdet Erdöl

Bipolar bozukluk ile güçlü Türkiye mümkün değildir! 

Cevdet Erdöl tüm yazıları

Bipolar Bozukluk Psikiyatristler tarafından insanların sık ve kontrolsüz ruhsal değişimlere sahip olduğu bir ruh hali olarak tanımlanmaktadırlar. Bireyin duygu durumunda, enerjisinde ve işlevselliğinde alışık olmadık düzeyde dalgalanmalara neden olan  ve özellikle stresli dönemlerde tetiklenen bu rahatsızlık, iki uçlu bozukluk; taşkınlık (mani) ya da çökkünlük (depresyon) dönemlerinin yaşandığı, duygusal ve davranışsal iniş çıkışlarla giden, ara dönemlerde hastaların olağan iyilik hallerine döndükleri, fakat hastalık dönemlerinin yaşam boyu görülebildiği şekillerde karşımıza çıkmakta ve tedaviyle kontrol altına alınmazsa hem hastaya hem de muhataplarına ciddi sorun yaşatmaktadır. 

Bipolar bozukluk sadece hastanelere mahsus bir durum olmasa gerek. Siyasette de buna rastlamak pek ala mümkündür!   

Malumunuz “Cumhurbaşkanı olacağım” söylemiyle şehir şehir gezerek zaman zaman dini söylem ve ritüelleri sergileyerek propaganda çalışmaları yapan bir Cumhurbaşkanı adayının telefonda görüştüğü TBMM Beşiktaş misafirhanesi personeline sarf ettiği küfür, hakaret ve tehditler tipik bir bipolar davranışla örtüşmektedir. Bir gün bir çocuğu azarlayıp, diğer gün gösteriş için şirinlik yapması ya esaslı bir takiyye veyahut farklı bir bipolarite şeklidir.   

Örnekleri artırabiliriz: 

Esasen Kemalist, arkadan HDP aşığı, sağdan dindar, soldan laik, aşağıdan TATANKA, yukarıdan müfteri... tavırları sergilemesi, 

Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması” ile ilgili yasayı AYM’ye götürüp iptal ettirdiği gerçeği ortada dururken bir köy camisinde namaz kılarken arz-ı endam etmesi ve partililerin alkışları eşliğinde 15 yaşından beri her gün Cuma namazı kıldığını ilan etmesi…. 

Bir yandan kitlelere abdestsiz sokağa çıkmam, Ayet-el Kürsü okumadan işe başlamam derken, diğer yandan şiirlerinde kullandığı burada paylaşamayacağım müstehcen ifadeleri farklı bir bipolarite olduğunu kanıtlar niteliktedir.   

Bebek katili, hain ve cani bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi kanadının baş temsilcisini cezaevinde ziyaret ederek Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağını vaat ederken, darbecileri püskürten, Afrin’e Türk Bayrağını diken ve şimdi de Kandil’e Bayrağımızı diksin diye görevlendirilen İsmail Metin Temel Paşayı apoletlerini sökmekle tehdit etmesi asla normal bir durum değil, değişik bir git-gel örneğidir.   

Herşeye rağmen M İnce CB seçilecek olursa, şüphesiz başarıdaki en büyük payı KK kendisine saklayacaktır. Kaybederse Mİ kendisi kaybedecektir. KK, her halükârda kazançlı olacak olanın kendisi olacağını düşünmektedir. Ancak kazın ayağı öyle görünmemektedir. 24 Haziran seçimleri sonunda Mİ’nin oyları KK’nın oylarından bir fazla olduğu takdirde CHP liderliği dikenli değil adeta çivili koltuk haline gelecektir. KK’nın orada oturması artık çok daha fazla mümkün görünmemektedir. Bu da “ince” bir siyasetin diğer bir sonucu olsa gerek. 

Son başbakan 

Son Başbakan olarak görev yapan Sn Binali Yıldırım’a burada ayrı bir parantez açmak gerekir. Başkanlık sistemine geçişte üzerine düşen herşeyi büyük bir mütevazilik içinde fazlasıyla yaptı. Toplum onu çok sevdi ve karşılık buldu. Davranışları “organik” idi. Allah yolunu açık eylesin.   

Ülkemizin geleceği için:   

Bu seçimde ülkücü seçmene büyük iş düşmektedir. TEMEL’i şüpheli, çürük ve İNCE bir İP ile güneşe dönmelerini isteyenlerin, onları güneş yerine Kandil’e yönlendirdiğini unutmasınlar. Kandil’de onları bekleyen PKK ve FETÖ ile onları kardeş yapan The BOSS’tan başkası değildir. Bunların yerine DEVLET ile BİRLİK içinde hareket etmeleri ülkemizin aydınlık geleceği ve AK yarınları için hayati öneme haizdir.   

Son 16 yılda yapılan hızlı tren, Marmaray, Avrasya tüneli, bölünmüş yollar, devasa tüneller, İstanbul’daki RTE Havaalanı dahil mega projeleri, sağlık ve sosyal güvenlik sistemindeki baş döndürücü gelişmeleri, İHA ve SİHA’ları ve onlardan yararlanarak yapılan terörle mücadeledeki gerek yurtiçi gerekse yurtdışında elde edilen müthiş operasyonel başarıyı, ATAK, HÜRKUŞ ve MİLGEM ile milli savunma sanayiindeki gelişmeleri ve her şeyden önce 15 Temmuz’da FETÖ’nün taşeron olarak kullanıldığı uluslararası işgal girişiminin bertaraf edilmesini, Afrin’i, Cerablus’u, Filistin’i, Kudüs’ü, “Dünyanın 5’ten Büyük Olduğunu”….. ve nihayet “Ülkemizin Geleceğini” istikrarımızı ve istikbalimizi düşünerek oylarımızı kullanacağız. 

Bugün milletimiz tertemiz oylarıyla 7 Haziran seçimleri sonunda oluşan hayal kırıklığı ve ümitsizliği unutmadan demokrasinin namusu olan sandığa gidecek ve Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanımız olarak seçerken onu aynı zamanda güçlü bir meclisle destekleyecektir. Bunda asla şüphem yoktur. Çünkü milletimiz de çok iyi biliyor ki, Türkiye git gelleri olan, duruşu, inancı ve sağlam bir iradesi olmayan kişilerin yönetebileceği bir ülke değildir.     

Büyük Türkiye “Güçlü Lider” İster! 

Cevdet Erdöl Diğer Yazıları