Beşiktaş kadrosunda Adem diye birini,
1981 yılından beri ilk defa görüyorum.
Bu Ljajic.
Medel’le yan yana oynayacak bugün.
“Havva gelse Adem, Şenol Hoca’ya takılır” diyenler şaşkın.
Adam ilk 11’de.
81’deki Adem kaledeydi.
15 sene sonra şampiyon olduğumuz kadronun kalesinde.
Ve hâlâ kalbimizde.
HHH
Ljajic’e ufak hoş geldin faslından sonra,
Daha geçen hafta “Merhaba” dediğimiz Karius da kadrodaydı.
Son dönemde futbolundan çok kırmızı şaçlarıyla gündemde olan Babel yoktu sahada.
Lens’te karar kılmıştı Şenol Hoca.
Gerisi bildiğimiz çocuklardı.
Bu minvalde diğer maçlara göre daha temkinli başladık.
Ya da “Malatya daha önde başladı” diyelim.
Sonra kendiliğinden gerginleşen bir ortamın içinde bulduk Beşiktaş’ı.
Kornere sinirlenen,
Taça bağıran,
Ve bunların gölgesinde tribünleri de homurtuya boğan garip bir ortam.
Gerginlik yaratmak Galatasaray’a iyi geliyor olabilir!
Bize iyi gelmiyor.
Oyundan düşüyoruz.
Oysa taraftarının yüksek temposu devreye girdiğinde iyi işler çıkarıyor takım.
Futbolcu arkadaşların dikkatine.
Ben bunları yazarken Ljajic’in,
Pencerenin arasından perdeyi araladığını gördüm.
Tek bir pasla stadın havası değişti iyi mi!
Sonra yavaşladık ve niyeyse kenarlara gidemedik.
Bir duran top organizasyonu var o kadar.
Vallahi ilk yarı özet ne diyorsanız, son saniye hariç top,
Ne Karius’a geldi,
Ne Negredo’ya gitti.
Hücum hattındaki koordinasyonsuzluğa çare amaçlı Babel’i düşünmüştü Şenol Hoca ikinci yarı.
Zaten Babel-Negredo-Caner tamlamasında direği yalayarak giden top,
Bir sonraki Quaresma’nın korner atışında,
Pepe’nin kafasına damga pulu gibi yapışıp,
Direkt ağların kollarına bıraktı kendini: 1-0.
Laf aramızda nazar değmesin Pepe de makineye bağladı iyi mi!
Golden sonra klasik bocalama sezonu başladı.
Karius biri frikikten iki yüzde yüzü çıkardı.
Anlayın gayrı.
Topa basıp oyunu sakinleştireceğimize,
Tabiri caizse topa basıp tökezliyorduk.
Bir ara Malatya, yarı sahamıza kamp kurdu.
Bu periyotta düşen orta sahaya ilave Tolgay girdi oyuna.
Quaresma çıktı.
Sonra haftaya F.Bahçe maçının var olduğunu hatırlattılar bize.
Nasıl mı?
Medel’i oyundan atarak.
Pozisyona baktığımızda,
Ne alaka diye birbirimize de bakıyorduk.
Sonra anladık ki haftaya F.Bahçe maçı var.
Ondandı bu titiz el dokumaları.
Yazık!
Sonra Arap takımına gittiği söylenen Negredo’nun,
Numaralı tarafında topun peşine düştüğünü gördük.
Söktü aldı rakibinden topu.
Kaldırdı kafasını Babel boşta.
Sonrasını anlatmaya gerek yok zaten: 2-0.
Tam oyunu domine ettiğimizi sanıyorduk ki 89’da enteresan bir gol yedik.
VARlı yoklu.
2-1 olduktan sonra tam 6 dakika uzatma verdi hakem Umut Meler.
Bir ara tüm dünya birleşmiş bize karşı saldırıyor zannettim.
Neyse ki boşa giden kürek sefalarına takıldık,
Emel suya düştü,
Biz ağlara takıldık (!)