68 altın sikkeden oluşan hazinenin milattan sonra 550-575 yıllarında, 1. ve 2. Justinianus dönemine ait olduğu belirlendi. Kazılar sonucu elde edilen define ile Apollon Smintheus tapınağı ve çevresinde devam eden kazılardaki tarihsel içeriğinin geç Bizans dönemine kadar uzandığı ortaya çıktı. 7 Ağustos’ta bulunan define hakkında bilgi vermek için Prof. Dr. Coşkun Özgünel, bir basın toplantısı düzenledi. Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz ve Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük’ün de katıldığı toplantıda, bulunan tarihi definenin Troya Müzesine ayrı bir zenginlik katacağı vurgulandı.
“BİR BİZANS EVİNİN DUVARININ DİBİNDE BULUNDU”
1980 yılından bu yana Ayvacık ilçesinin Gülpınar köyünde kazılar yapmaya devam ettiklerini belirterek sözlerine başlayan Prof. Dr. Coşkun Özgünel, “Her dönem ayrı bir heyecanla yürüttüğümüz kazılarda, geçen yıllarda da olduğu gibi bu yıl da küçük bir define bulduk. Bu yılki definenin en büyük önemi; belirli bir tarihi içermesi. Define, milattan sonra 5. yüzyılın 2. yarısına ait. Aşağı yukarı 550-575 yıllarına denk geliyor. 68 adet altın sikke bulduk. 1. ve 2. Justinianus dönemine ait. Bir Bizans evinin duvarının dibinde bulundu. Bu durum da; Gülpınar köyündeki Apollon Smintheus tapınağı ve çevresindeki kazılarda tarihsel içeriğin geç Bizans dönemine kadar sürdüğünü ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
“BUNA BİZ HAZİNE DİYORUZ AMA ASLINDA BU BİR BİRİKİM”
Bulunan Bizans definesinin önemine de değinen Prof. Dr. Özgünel, şunları kaydetti:
“Bu 68 altın sikke, 7 Ağustos günü ele geçirildi. Biliyorsunuz altın, bronz gibi paslanan bir madde değil. Yağışlardan dolayı alanı su bastığı için çamur içindeydik. Çamurlar temizlendikten sonra altın sikkelerden tam 68 adet irili-ufaklı olarak bulduk. Bunların gramları farklı. Birbirleri arasında çok az farklılıklar var. Bu sikkeler Troya Müzesine ayrı bir zenginlik vermekte. Buna biz ‘hazine’ diyoruz ama aslında bu bir birikim. Bunun sahibinin muhakkak ki geleceği ile ilgili birtakım endişeleri vardı. Bu sebeple altın sikke biriktiriyordu. Zamanımızdaki büyüklerimizin altına karşı olan ilgisinin milattan sonra 5’inci-6’ncı yüzyılda da olduğunun ortaya konulması yönünden çok önemli.”