“Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum” dedi Yaşar. Anadolu’nun bağrından kopup geldi, yarattığı karakterlerle Anadolu’nun köklerini ve hakiki acılarını ortaya koydu. Şaşırtıcı imgelemiyle ortaya çıkardığı hikâyelerinde Çukurova’nın doğasını, eşkıyalarını, halkı sömüren ağalarını, kan davalarını anlattı. En çok halka ve doğaya inandı. Eserleri birçok farklı dile çevrilen ve birçok farklı ülkeden yirmiyi aşkın edebiyat ödülüne layık görülen büyük yazar, iddialara göre, Nobel Ödülü’nü kimi güruhların İsveç Akademisi’ne ‘Türk Edebiyatını iyi bilmediklerini ve aslında Yaşar Kemal’in beşinci sınıf edebiyatçı olduğunu’ söylediği için alamadı.
Her zaman ışığın destancısı olan o iyi insan 2015 yılında o güzel ata binip çekip gitti.