Yeniden Asya demek, Asya’nın yeniden dünya siyasetinde merkezi bir konuma yerleştiği bir tarihsel sürece işaret etmek demektir. Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin yeni konumunu belirlerken, bu kavramı kullanması çok önemli bir aşamadan geçildiğinin göstergesidir.
Bunun anlamı açıktır; Türkiye’yi Batı’ya bağımlılık ilişkileri içinde tutmak isteyenler, artık tabiri caizse ‘treni kaçırmış’ bulunmaktadırlar. Çünkü Türkiye değişmiştir, artık kontrol edilebilir, dayatmaları kabul edebilecek bir ülke değildir; ayrıca dünya değişmiştir, eski dengeler bozulmuş, yeniden kurulmaktadır. Bütün bunlar olurken bu ülkeden Batı’ya bağımlılık ilişkilerini sürdürmesini istemek anlamsızdır, buna zorlamak ise kabul edilebilecek bir durum değildir. Mesele açıktır; Batı merkezli ‘dünya sistemi’ çöküş sürecinde hızla ilerlemektedir, bu çöküşün ivmesini belirleyecek faktörler arasında birkaçı çok önemlidir ki bunlar içinde Batı sisteminin Ortadoğu siyasetinin ayrı bir yeri vardır.
ESKİ DÜNYA
Kısaca belirlemek gerekirse, Soğuk Savaş sonrası dönemde ‘tek kutuplu’ bir dünya düzeni arayışına giren Batı’nın bu girişiminin çok geçmeden bütün dünyada istikrarsızlıklara sebep olduğu görülmüştür. Neo-liberal ekonomik politikalarla sürdürülen bu genel siyasetin ilk neticesi küresel eşitsizliklerin artması, yoksulluğun küresel bir problem halini alması olmuştur. Bunun uluslararası siyasetteki yansıması ülkelerin iç işlerine yapılan müdahaleler, darbeler ve işgaller şeklinde ortaya çıkmıştır; bunlar arasında bilhassa Ortadoğu’ya yönelik müdahalelerin meydana getirdiği insani sorunlar, felaketle neticelenen olaylar arasında Irak işgaliyle yaşanılan katliamlar, Afganistan’da süren istikrarsızlık, Libya ve Suriye’ye uzanan katliama dönüşen hadiseler vardır.
Batı’nın takip etmeye çalıştığı ‘tek kutuplu dünya’ kurma girişimi bu tahribatlara yol açarken dünyanın farklı bölgelerinde daha önce azgelişmiş diye nitelenen ülkelerin bu sürece olağanüstü karşılıklar vermeye başlandığı görülmüştür. Asya’da meydana gelen baş döndürücü değişmeler Rusya, Çin, Hindistan, Malezya, Endonezya, Pakistan gibi ülkelerin hareketlenmesine sebep olmuştur. Değişim dalgasının Türkiye, İran, Azerbaycan başta olmak üzere diğer Türki devletlerdeki etkileri de dikkate alındığında yeni bir durumla karşılaşıldığı açıkça ortaya çıkacaktır.
ASYA’NIN YÜKSELİŞİ
Asya’nın yükselişi yaklaşık iki yüzyılı aşkın Batı sömürgeciliğinden sonra büyük bir hızla devam etmektedir. Bu değişimin en önemli neticelerinden biri, Asya’nın merkezinde, uzağında ve yakınında yeni kutupların ortaya çıkmasıdır, bir başka söyleyişle ‘çok kutupluluk’ denilen olay yaşanmaktadır. Batı merkezli dünya sistemi sadece Çin ya da Rusya veya Uzak Asya tarafından sarsılmamakta, her bir alandan yükselen ekonomik, siyasal yahut uluslararası hamlelerle karşı karşıya kalmaktadır.
Çok kutuplu bir dünya karşısında sarsıntı geçiren Batı’nın Türkiye’nin çok boyutlu dış politikasını hemen kabul etmesi beklenilmese de anlamasını beklemek lazımdır. Yeniden Asya açılımı, yeniden şekillenen dünya dengelerine göre, çok boyutlu, çok alternatifli, bağımsız Türkiye merkezli yeni yaklaşımı ortaya koymaktadır.