Türkiye ABD ilişkilerinin tarihinde bir Johnson Mektubu hikayesi vardır ki bu bir dönemin daha doğrusu bir uluslararası siyaset anlayışının ‘dramını’ ortaya koymak bakımından ilginç bir olaydır. İkinci Büyük Savaştan sonra, Türk dış politikası ABD ekseninde şekillenince, Tek Parti Yönetimi ve onun kadroları başta uçak fabrikaları olmak üzere adeta bütün savunma sanayiini tasfiye edip ülkeyi NATO ülkesi olmaya hazırlamışlardır. Açıkçası ülke savunması ABD’ye bağımlı hale gelmiş, bir başka söyleyişle ‘milli savunmasız’ bırakılmıştı.
Nitekim 27 Mayıs öncesi Sovyetlerle ilişkilerin geliştirilmesi ihtiyacını fark edip adım atmaya kalkan Başbakan Menderes darbeyle devrildikten sonra, Başbakan olma fırsatı bulan İnönü döneminde Kıbrıs’ta Türklere karşı soykırım uygulamasını başlatan Yunan ırkçılarına karşı Türkiye bir hava harekâtı ve çıkartmadan söz edince o ünlü mektup devreye girecekti.
NEYİN MEKTUBU!
Ayrıntısına girmeden hatırlarsak ABD Başkanı Johnson’ın Başbakan İnönü’ye bir mektup göndererek Türkiye’nin Kıbrıs’a çıkamayacağını, bunu yapması durumunda ABD silahlarını kullanamayacağını, Sovyetler’in saldırması halinde NATO’nun üye ülkeleri savunma yükümlülüğünü Türkiye için yerine getirmeyeceğini, yani yalnız bırakacağını söyleyip, hatta Akdeniz’deki filosunu hatırlatarak tehdit ediyordu.
Türkiye ne yaptı? O, anlatıla anlatıla bitirilemeyen İnönü’nün mektubuyla cevap verildi. İnönü ne diyordu? Artık ezberlene gelen o ünlü cevapta kısaca: ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır deniliyordu’. Peki, ne oldu? Ne yeni bir dünya kuruldu, ne de Türkiye orada yerini aldı; ülke ABD’nin peşinden ayrılmadığı gibi bütünüyle bağımlılık ilişkilerinin girdabına kapılıp kaldı.
Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin S-400 savunma sistemini Rusya’dan alma kararlılığı karşısında ABD’den yeni bir mektup gelmesiyle bir kısım çevrelerden ‘yeni Johnson Mektubu geldi hadi sesinizi çıkarın’ bakalım türünden Başkan Erdoğan’a yönelik sözde eleştiri için sıraya girdiler.
YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR
Evet, size söylüyorum; hâlâ anlamadınız mı? O mektubu yazan zihniyete cevap çoktan veridi! ‘One minute’ çıkışı aslında ABD ve onun stratejik ortağı İsrail’e karşı, daha doğrusu dünya sisteminin merkezine karşı bir çıkıştır. Bunun İnönü’nün ‘mektupta kalan çıkışından’ farkı, Türkiye’nin ABD’nin Ortadoğu siyasetine karşı açıkça farklı bir siyaseti fiilen uygulamaya sokmasıdır.
Türkiye açık bir şekilde Batı’nın Ortadoğu’yu parçalama siyasetini reddederek Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın bölünüp parçalanmasına, Akdeniz’in İsrail-ABD daha geniş anlamda Batı vesayetine girmesine karşı farklı bir ittifak ve stratejiyi devreye sokmuştur.
S-400 meselesi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son noktayı koyan tavrı, Türkiye-Rusya-İran arasındaki bölgesel ittifakla birlikte düşünüldüğünde Batı sistemine nasıl bir cevap verildiğini kavramak daha kolay olacaktır. Dün hayal edilemeyen bugün gerçek olmaktadır: Yeni bir dünya kurulmaktadır, Türkiye oradadır.