Cümbür cemaat Kayseri'ye gidip, ligde 4 yediği rakibini kupada 3 golle yenen ve tur için büyük şans yakalayan Advocaat, ligin heyecan verici, başarılı takımlarından Osmanlıspor’a karşı uzun zamandır ilk kez arka arkaya aynı 11’le sahaya çıktı. Açık söyleyeyim 4 yediği zaman da 3 attığı zaman da Fenerbahçe bana futbol adına hiçbir zevk vermiyor. Lens, Mehmet ve Kjaer olmasa heyecan verecek hiçbir görüntü yoktu.
Maçtan önce Mustafa Reşit Akçay, "Kanatları durdurmamız gerekiyor. Zor ama başarırsak, puan ve puanlar alırız" demişti. Dün hocayı korkutan, bizleri heyecanlandıran bir tek Lens vardı. O da ülkesinde babası ölmüş, (Toprağı bol olsun). Anası sahada ağlarken, diğer arkadaşları açıkça söyleyeyim bu futbolcu kadar özverili olamadı.
İlk yarının hemen başında, Fenerbahçe’nin çoluk çocukla doldurmuş olduğu stadı heyecanlandıran gol pozisyonları sonrasında Şener ve Hasan’ın hem defansif hem ofansif anlayışla koridorlarını kullanmasına rağmen topu Fernandao’yla birleştiremeyince ilk yarı galibiyeti hak eden bir Fenerbahçe’yi sahada göremedik. Bunda tabi orta dörtlünün de katkısı vardı.
Bu Ozan ne zaman ayağa kalkıp, takımın lideri olacak merak ediyorum. Tıpkı Souza gibi. Bal yapmayan arı gibi sahada dolaşan bu ikiliyle maç kazanmak tabii ki zordu. Hatta Kjaer ve Fernandao çıktıktan sonra Sow ve Van Persie’yle çift santrfor oynayan, defansa orta sahadan Mehmet’i kaydıran Advocaat’ın da bu taktik anlayışı içinde yapabileceği fazla bir şey yoktu.
Maçın kırılma noktası belki de ikinci yarının ortalarıydı. Lens ve hemen arkasından Fernandao’nun pozisyonlarında devleşen Karce devleşirken, bilhassa Fernandao’nun bu vuruşu amatör futbolculardan bile kötüydü. Açıkça söyleyeyim Osmanlıspor’un gol ayakları da aynen kötü vuruşları yapmasaydı, ikinci yarı maç daha gollü geçerdi.
Uzatmalarda Mehmet Topal’ın eliyle düzeltip attığı golü göremeyen Alper Ulusoy’un, isyan eden Pinto’ya değil kendine kırmızı kart göstermesi gerekiyordu. Peki sana kim kırmızı kart gösterecek! Her halde MHK de bu maçtan sonra onu istirahate alacaktır.