2020 senesinde sıkça Libya konuşacağız. Bu belli oldu. Fakat Libya’yı sağlıklı bir şekilde konuşabilecek miyiz? Hâlihazırdaki atmosfere bakarsak bu sorunun cevabı “hayır” olacak. Aslında uzun bir süredir dış politik meselelerin iç politik dosyalar olarak tartışılma metodunda ciddi sorunlar var. Libya konusunun tartışılma şekli de maalesef ezberlere hapsedilmiş bir görüntü arz ediyor.
***
Hatırlayalım, Libya’da Kaddafi dönemi sona erdikten sonra, geçiş konseyi, çatışma sonrası mutabakat hükümeti kuruldu. Libya’nın fiziki ve siyasi yeniden inşasına en fazla yatırım yapan ülkelerin başında Türkiye geldi. Zira Libya salt olarak tarihi referansları sebebiyle değil, ekonomik, siyasi ve bölgesel jeopolitik açısından da önemli bir ülkeydi. Hem bu önemi hem enerji kaynakları hem de Afrika-Avrupa arasındaki düzensiz göç güzergâhında yer alması sebebiyle Libya’nın yeniden inşasına müsaade edilmedi. Hafter isminde bir CIA kaynağına üniforma giydirilerek darbe yaptırıldı, bazı kabilelerin sadakati satın alındı, tüm uluslararası yasaları çiğneyen teçhizat desteği verildi ve hatta bazı ülkeler doğrudan hava saldırılarıyla sahaya indi.
Bazı ülkeler bunu, Libya’nın başına bir göç komiseri yerleştirmek için yaptı; bazıları Libya’da Sisi benzeri bir diktatörlük rejimi kurarak Libya’yı kontrol altına almak için yaptı; bazıları da doğrudan ideolojikleştirdikleri çatışmada hayali bir düşmanı (Türkiye dâhil) ortadan kaldırmak için yaptı. Hafter bir darbe ile ülkenin bir kısmını ele geçirdikten sonra, BM’nin meşru olarak gördüğü diğer kısmına karşı askeri operasyonlar başlattı. Darbeden beri sürekli Türkiye’nin bölgesel çıkarlarını tehdit eden obsesif bir söylem ve politika yürüttü, yürütüyor.
***
Libya’nın Türkiye’ye bakan tek yönü elbette bu değil. Bunu Doğu Akdeniz’e ilişkin Libya ile Türkiye arasında imzalanan mutabakatta net bir şekilde gördük. Libya’nın yukarıda anlatılan yönünü önemsemeyenler, Libya’nın Doğu Akdeniz açısından Türkiye için önemini de görmezden gelebilirler mi? Libya’yı Libya olduğu için önemsemeyenler, Libya’yı Doğu Akdeniz (Kıbrıs) için önemserler mi? Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de çevrelenme çabasının son ayağı Libya; ve tabii ki ekonomi ve güvenlik açısından hem kendi milli çıkarları hem de Kıbrıs’ın çıkarları için Türkiye Libya’yı önemsemeye ve gerekli adımları atmaya devam edecek.
Tartışmanın artık “Libya’da ne işimiz var?” sığlığından ve popülizminden kurtulması ve hangi adımların Türkiye için maksimum fayda sağlayacağı noktasına yoğunlaşılması gerekiyor.